30 Ağustos 2014 Cumartesi

Buyrunuz yeni bir "Yok Daha Neler" daha ;)

Ne kadar çok zaman olmuş ben burda gevezelik yapmayalı... Hayır, o diil de, kimse bi dürtüp de “Esra nerdesin” de demedi ki... Ben nerede kalmışım diye baktığımda aaa bi de ne göreyim, atölye açıyoruz biz iki cadı demiş, kalmışım (yazı için tıktık) .

Şu an bu satırları nereden yazıyorum size, hayatta tahmin edemezsiniz..

28 Şubat 2014 Cuma

CADI, CADI'YI GÖRÜNCE SÜPÜRGESİNİ SAKLARMIŞ...

Müsait bir yerde girişecek vaaaar...

Sosyete Pazarındaki standımı takiben, “Esra Mutfakta” projesini bir tık ileri götürme vakti gelip çattığında bir gıda atölyesi kurma kararı aldım. Atölye kuruluşunda Kosgeb’ten Girişimcilik desteğini kullanmak için önce kursa katılıp, sertifika almam gerekiyordu. İnternette araştırma yaparken de Sincan’da 4 gün sonra başlayacak bir kurs ile ilgili ilana denk geldim. “Bende şans olsa erkek doğardım, birkaç gün önce görsem ne olurdu şunu” diye söylene söylene arabaya atlayıp, Sincan’ın yolunu tuttum.  4 gün sonra başlayacak kurs için çoktan listelerin belirlendiği inancı, ama çıkmadık candan umut kesilmez dürtüleriyle formu doldurdum. Zerre umudum yok tabi, artık bir sonraki eğitime kısmetse derken (yahu ben bu “secret” olayını bi çözemedim. Ters mi çalışıyor bende nedir!?), cumartesi sabahın bir vakti gelen telefon... Zırrr zırrrr... Hayırdır inşallah??!!

25 Şubat 2014 Salı

ADIN "MACHO", SEN DEĞİL...


Hani Macho’nun eve geldiği dönemlerdeki hallerini anlatırken demiştim ya, meğer köpekler de adından karakter alırmış diye... (yazı için tıktık)

Macho (türkçe maço): Sert karakterli, kaba erkek (bknz Türk Dil Kurumu)...

Örnek mi?? Benim üstüne titrediğim, birtanecik köpeğim burnumu çatlattı! Yanlış anlamayın, sevinçten!  Yok daha neler mi?? ;)

9 Şubat 2014 Pazar

BİR GARİP KARİYER HİKAYESİ BÖLÜM 2 : İDEALLER VE GERÇEKLER :)

Üniversiteye ve tabi Ankara’ya gelişimi biliyorsunuz (yazı için tıktık). Tahmin edersiniz ki, ben ikinci sene yatay geçişle İstanbul’daki bir üniversiteye gitmeyi planlayarak geldim. Ama enteresandır ki Angara’nın İstanbul’dan sonra tabir-i caizse “köy” havası bana bir iyi geldi. Tabi öyle yurtta kalmak falan yok, babam bırakır mı beni, tövbe! Özel öğrenci evlerine de para yetiştirmek namümkün. Halamın yanında kaldım, neyse ki babam elini çabuk tuttu da, borç harç ile ev alıp, Angara’ya geldiler, insanın kendi evi gibi var mı J

Üniversite hayatımda pek bir sıradandı benim aslında. Hem bölümün kampüste tecrit eder gibi uzakta konumlandırılmış olması, hem benim biraz asosyalliğim ve “inek öğrenci” hallerim, anlatacak bir dünya mevzu çıkar elbet ama sıradandı işte. Başkalarının üniversite maceralarını dinliyorum da, ohoooo ;)

Şansımın ne kadar yüksek olduğunun emarelerinden bir diğeri de 2001 yılında mezun oluşum... Kriz dönemi...

30 Ocak 2014 Perşembe

"OKUNA SAĞLIK" EROS ;)

Başlık yanıltmasın lütfen... Karşınızda bir “aşk böceği” falan yok... Yeryüzünde aşk üzerine en son ahkam kesecek kadınlardan biri var hatta... Kendi namıma desturlarım var elbet... Mesela kaybedince yada kavuşamayınca adı “aşk” olmasın... Midede kelebekler falan bir komik gelir bana...  İlahi aşk’ı insana indirgemektir benim desturum...  Bedensel değildir, hücreseldir...  İlişkiyi yaşadıkça, yaş aldıkça bir ilişki, çoğalasıdır aşk... Tanıdıkçadır, “sen ile ben”den “biz” çıkmasıdır... Gibi gibi... J Ne güzel anlatamadım, dimi! Susayım iyisi mi... Asıl konuya geri döneyim ;)

25 Ocak 2014 Cumartesi

BİR GARİP KARİYER HİKAYESİ... BU DAHA "BÖLÜM1" :)

Hani kendimi anlatırken “kariyer mağduru” deyip duruyorum ya... Çok farklı bir iş hayatında ilerlerken, çok farklı hedefler ve hayaller sahibiyken, bir anda herşeyin nasıl alt-üst olduğunu ifade edip duruyorum ya... Onu da anlatmak istiyorum ben size... Hem de bölümlere ayırıp, taa üniversiteye girişten başlayarak... Neden mi? Hepsini birden yazarsam, uzun olur da ondan. “Sanki bana 50 yaşında da kariyerini bölümlüyor” demeyin... Sürecin uzunluğundan değil, başıma gelenlerden ve elbet  benim anlatım şeklimden kaynaklı... Ve bence yada en azından benim için herşeyin değişmeye başladığı nokta üniversite seçimim... Hem ayrıca, napıyım, şeytan ayrıntıda gizli!!!

Ufff tamam bu uydurduğum kılıf; aslında biraz gevezeyim :/

Efendim, bendeniz İstanbul’un bağrından kopup, Angara’ya okumak için geldim, sonra hangi akla hizmetse burada mıhlandım, kaldım. Peki nasıl ve neden mi geldim?...

Canım babamın ailesi Ankara’da ve canım annemin ailesi İstanbul’da yaşamaktalar... Annemle babam İstanbul’da tanışıp, evlendiklerinden ötürü de ben üniversite çağlarına geldiğimde babamın bir ricası oldu: “30 sene annenin ailesine yakın yaşadık, varsa ömrüm bundan böyle de benimkilere yakın yaşayalım, biz emekliyiz, sen nereye, biz oraya, Ankara’dan tercih yapalım, bakarsın orayı kazanırsın” dedi. Bundan sonrasının “Ankara tercihlerimden biri tuttu ve ben buraya geldim” kadar kısa ve basit olmasını beklemeyin benden, artık yavaş yavaş tanımaya başlamışsınızdır J

23 Ocak 2014 Perşembe

HAYATIMIN ERKEĞİ... “MACHO” :)

Aman yanlış anlamayın! Zannettiğiniz gibi değil! O bir köpek, hatta ırk bilenler için belirteyim o bir “Labrador” ama bu O’nun hayatımın erkeği olduğu gerçeğini değiştirmiyor... Düne kadar aynı evi paylaştığım ama bugün “Esra Mutfakta” sebebiyle bahçede buluştuğumuz muhteşem “erkek” ;)

Hayatınıza bir köpek girer ve herşey birden değişmeye başlar...