tag:blogger.com,1999:blog-60959667603067353302024-03-13T03:50:55.978+03:00YOK DAHA NELER!!!Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/01997222279708678522noreply@blogger.comBlogger10125tag:blogger.com,1999:blog-6095966760306735330.post-71045173535507761152014-08-30T21:21:00.000+03:002014-08-30T21:25:11.464+03:00Buyrunuz yeni bir "Yok Daha Neler" daha ;)<div class="MsoNormal">
Ne kadar çok zaman olmuş ben burda gevezelik yapmayalı...
Hayır, o diil de, kimse bi dürtüp de “Esra nerdesin” de demedi ki... Ben nerede
kalmışım diye baktığımda aaa bi de ne göreyim, atölye açıyoruz biz iki cadı
demiş, kalmışım <a href="http://yok-daha-neler.blogspot.com.tr/2014/02/cadi-cadiyi-gorunce-supurgesini.html" target="_blank">(yazı için tıktık)</a> .<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Şu an bu satırları nereden yazıyorum size, hayatta tahmin
edemezsiniz.. </div>
<a name='more'></a>TATLI CADILAR HOME CAFE’nin bahçesinden :) “Yok Daha Neler” dimi ;) <o:p></o:p><br />
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Biz atölyeyi 28 Şubat’ta açmışız, kafemizi 21 Haziran’da... E
bize de pes yani, 4 ayda, o nasıl bir hızmış öyle :) Valla biz de anlamadık, ne
oldu, nasıl oldu??!! Son hatırladığım Kosgeb’e başvurmak için finansal tablo
hazırlıyorduk Ilgaz’la biz atölyede... 15 gün sonra da bir kafemiz oldu :D
Tahmin edeceğiniz üzere bu kadarcık söyleyip, bırakmayacağım... Hatta bunu
anlattıktan sonra, daha neler anlatacağım, neler... O ara facebookta yayınlamak üzere bir de video hazırlamıştım, buyrunuz...</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.blogger.com/video.g?token=AD6v5dyIhXtmIbknS_5EI9lAvPCaP08H2VI7zhlR8952-uSqAbIg_yeQq-Xswr_A4-gINIQFOMvyurZnvZl8DYHl' class='b-hbp-video b-uploaded' frameborder='0'></iframe></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bu bi ısınma yazısı gibi
oldu, kendime de kızdım zaten, neden hiç yazmamışım diye. Neyse ki hepsi
aklımda ;)<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
Ben konuşur gibi anlatmaya devam, siz de sıkılmadan
okursanız, ohhh mis :)<o:p></o:p></div>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/01997222279708678522noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6095966760306735330.post-59281738402810864232014-02-28T13:05:00.000+02:002014-03-01T10:29:31.454+02:00CADI, CADI'YI GÖRÜNCE SÜPÜRGESİNİ SAKLARMIŞ...<div class="MsoNormal">
<b><span style="color: #4c1130;">Müsait bir yerde girişecek vaaaar...</span></b><o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgJbOPR9Oj2KSoyPGWfoQh6cB2qBlr-TJiw8Usv7sCmBMXYnIJiuADPef5ZD5FdvaHV9gYz4UFBRNnV_OL-9miGIwybLulTgwHeX8ZXOa1LjjdYJnkfwxSBH-Ffi3pFnTYxwBPd_O9DvmA/s1600/gr%C5%9Fm.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgJbOPR9Oj2KSoyPGWfoQh6cB2qBlr-TJiw8Usv7sCmBMXYnIJiuADPef5ZD5FdvaHV9gYz4UFBRNnV_OL-9miGIwybLulTgwHeX8ZXOa1LjjdYJnkfwxSBH-Ffi3pFnTYxwBPd_O9DvmA/s1600/gr%C5%9Fm.jpg" height="200" width="200" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
Sosyete Pazarındaki standımı takiben, “Esra Mutfakta”
projesini bir tık ileri götürme vakti gelip çattığında bir gıda atölyesi kurma
kararı aldım. Atölye kuruluşunda Kosgeb’ten Girişimcilik desteğini kullanmak için önce kursa katılıp, sertifika almam
gerekiyordu. İnternette araştırma yaparken de Sincan’da 4 gün sonra başlayacak
bir kurs ile ilgili ilana denk geldim. “Bende şans olsa erkek doğardım, birkaç
gün önce görsem ne olurdu şunu” diye söylene söylene arabaya atlayıp, Sincan’ın
yolunu tuttum. 4 gün sonra başlayacak
kurs için çoktan listelerin belirlendiği inancı, ama çıkmadık candan umut
kesilmez dürtüleriyle formu doldurdum. Zerre umudum yok tabi, artık bir sonraki
eğitime kısmetse derken (yahu ben bu “secret” olayını bi çözemedim. Ters mi
çalışıyor bende nedir!?), cumartesi sabahın bir vakti gelen telefon... Zırrr zırrrr... Hayırdır inşallah??!!</div>
<a name='more'></a><o:p></o:p><br />
<div class="MsoNormal">
“0 850” ile başlayan bir numara sizde ne ifade ediyor?
Bendeki karşılığı kredi kartı kakalamaya çalışan, suratlarına telefon
kapatılmadığı sürece ısrarı bitmeyen bankalar. Bir cumartesi sabahı, daha henüz
kahvemden tek bir yudum almışken, yani asabiyet tavanken, telefonumun ekranında bu
numarayı görünce açmak ile açmamak arasında bir-iki saniye kaldım ve sonra
açıp, karşı tarafı haşlamak kararıyla en sert “Alo”mu paylaştım! Öyle bir
telefon açılışıydı ki karşıdaki kadın gayet çekinerek sordu “Rabia Esra Türker
ile mi görüşüyorum?”. Bingo! Bu da bankadan gelen telefonlarda ilk soru. Benden "hırrr" kıvamında bir "evet" çıktı. Karşı tarafın arama mahiyetini belirtmesiyle birlikte
ise “miyawww” kıvamına geçmem uzun sürmedi :D </div>
<div class="MsoNormal">
<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ve Pazartesi günü startı verdik. Tüm kurslarda olduğu gibi,
ilk gün, ilk ders, kendini tanıtma... Ne mezunusun, geçmişte ne işle meşguldün
ve ne hususta girişeceksin ana konular... Arka sıralardan bir tatlı ses kendini
tanıttı ve ekledi “Butik pastacılık konusunda şu anda evden çalışıyorum ve bu
konuda bir şeyler yapacağım”. İç sesim derhal homurdandı tabi: "Ay burada da bu
konuyla ilgilenen birine denk gelmesem şaşarım zaten!!!". Yanlış anlamayın ama
şu ana kadar pazarda standda karşılaştığım, yolda denk geldiğim, eş-dost-akraba kanalıyla görüştüğüm her üç kadından birisi “Butik Pastacı”, illa en az
bir kursa gidilmiş ve bu işi evinden yürütüyor, hatta o kadar çok sipariş alıyor ki sabahlıyor
(!), orana dikkat buyrun lütfen; 1/3... Zannımca bu oran İstanbul’da 2/3’tür. Azıcık tırtıklayıp, olayın iç yüzüne
baktığınızda ise ortada bir numara yok!. Bir facebook sayfası, bir web sitesi,
iki senedir aynı postlar, alttaki yorumlar da akrabalardan, yahu bari yabancı
biriymiş gibi yorum yapılsın :) Genelleme yaptım tabi ki, bu bahsettiğim benim denk geldiklerim, yoksa bu işi
çok profesyonelce yapanlar, çalışanlar elbette var ve onlar zaten kendini belli
ediyor. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Neyse... Dedikoduyu bırakıp, kursa döneyim... Ben tabi Ilgaz’ı
da onlardan birisi zannettim o gün, fakat bir grup çalışmasında aynı gruba denk
geldiğimizde durumun bambaşka olduğunu anlamam uzun sürmedi. Düşüncelerimden
hiç utanmadım ve kendisine de anlattım, istisnalar kaideyi bozmuyor ki en
nihayetinde... Gel zaman, git zaman, Ilgaz’ın hayatımda gördüğüm en çalışkan
kadınlardan biri olduğunu, gıda işine gerçekten gönül verdiğini anlamış oldum.
Bir de beni en çok şaşırtan ve can damarımdan vuran “Ali’yle Cengiz’e kafa
tutup, profesyonel hayatı bıraktığını” öğrenmem... Hayatta tesadüf diye bir şey
olmadığını fazlasıyla tecrübe ettiğimden, bu işte bir iş var dedim. <o:p></o:p></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="color: #4c1130;">Ilgaz da bana karşı boş değilmiş :D</span></b><o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Meğer ben bütün bunları düşünürken, O da bana karşı boş
değilmiş :D Birbirimize açıldık. Hayatta en zor şey ortaklık derler, evlilikten bile zor
derler... Ama galiba bizi birbirimize çeken, şu inanç:</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="color: #660000;">“BİZ, BİR ARAYA GELDİĞİMİZDE BİR BÜTÜNÜZ</span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="color: #660000;">AMA </span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="color: #660000;">AYRI AYRI OLDUĞUMUZDA
DA YARIM DEĞİLİZ”</span><o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Velhasıl, biz oturduk, konuştuk... Allah'ın emri, peygamber'in kavliyle "Atölye"lendik :) Hedeflerimizi,
hayallerimizi, sahip olduğumuz bilgi, beceri ve tecrübelerimizi... Yani, maddi ve
manevi her şeyimizi ortaya koyduk, elele, güç birliğiyle yürümeye karar verdik. Sonuç mu? <o:p></o:p></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjI6C9lNWB_eq1eJYXvu3m5ZJi7B_UvLdtoMhl5lztdVZkif9_YO-GxDSzpDc5haCuWTvCHkXQHqFx3abxiGTb3Ao4-Af2pb0tAcL3C5Lidrc_1j_e-xHqPfWsB6Nnyr9L09RjJAflsaGs/s1600/logo.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjI6C9lNWB_eq1eJYXvu3m5ZJi7B_UvLdtoMhl5lztdVZkif9_YO-GxDSzpDc5haCuWTvCHkXQHqFx3abxiGTb3Ao4-Af2pb0tAcL3C5Lidrc_1j_e-xHqPfWsB6Nnyr9L09RjJAflsaGs/s1600/logo.jpg" height="215" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Biz iki cadı, bu Ali’yle Cengiz’e oyunlarında
başarısızlıklar diler, artık uzaktan bakar, bakar, güleriz... Tabi ki sizlerin
desteği ile... <o:p></o:p></div>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/01997222279708678522noreply@blogger.com10tag:blogger.com,1999:blog-6095966760306735330.post-47722146897263033042014-02-25T21:21:00.001+02:002014-02-25T21:30:52.317+02:00ADIN "MACHO", SEN DEĞİL...<br />
<div class="MsoNormal">
Hani Macho’nun eve geldiği dönemlerdeki hallerini anlatırken
demiştim ya, meğer köpekler de adından karakter alırmış diye... <a href="http://yok-daha-neler.blogspot.com.tr/2014/01/hayatimin-erkegi-macho.html" target="_blank">(yazı için tıktık) </a><o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Macho (türkçe maço): Sert karakterli, kaba erkek (bknz Türk
Dil Kurumu)... <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Örnek mi?? Benim üstüne titrediğim, birtanecik köpeğim
burnumu çatlattı! Yanlış anlamayın, sevinçten! Yok daha neler mi?? ;)</div>
<a name='more'></a><br />
<div class="MsoNormal">
Köpeklerin kollarında sanal bir saat var sanırım... Herşeyin
saati kodlanmış gibi, dışarı çıkma, mama, sahibin eve gelmesi gibi... Ve Macho beye bu saatlerin dışında birşey
sunduğunuzda aklını kaçırıyor! 29 Ekim’de yarım gün olması sebebiyle eve erken
gelerek, hayvana adrenalin yüklenmesine sebep oldum ve nasıl becerdiğini hala
anlamadığım bir şekilde sevinçten zıplayıp, burnuma kafa attı! Resmi günü
seçmesi de çok iyi oldu, hastanelerde süründüm! Doktorların “hanımefendi,
doğruyu söylüyorsunuz değil mi? Polise haber verelim” deyip, bana eşinden dayak
yemiş mağdur kadın muamelesi yapmaları da ayrıca bir tecrübeydi! Olayı duyunca
maaile haneye toplaştı tabi. Annemin bandajlanmış burnumu ve mosmor olmuş
gözaltlarımı görünce “seni öldürürüm pire torbası, kızımın hali ne” diye
Macho'ya kızdığında, babamın araya girip “Esra bilememiştir nasıl oynayacağını,
hayvanın suçu ne” demesi de ayrı bir tramva oldu tabi.<o:p></o:p></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhhHUF2j36DpJDDxOlBwaot0cf6wNystdgP_xVwS5-mxu6kgtIcGyF6c4KAAbv2HOG4_RVw59BAKSseVKF7D1RMj4fp4-inQbAcl6EEg9P3aWwLQjPDkVhj0ddtD5vcD2b1nhRnslAVGbE/s1600/saycheese.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhhHUF2j36DpJDDxOlBwaot0cf6wNystdgP_xVwS5-mxu6kgtIcGyF6c4KAAbv2HOG4_RVw59BAKSseVKF7D1RMj4fp4-inQbAcl6EEg9P3aWwLQjPDkVhj0ddtD5vcD2b1nhRnslAVGbE/s1600/saycheese.jpg" height="320" width="240" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
Bir de halen daha öğrenemediğimiz yolda yürüme meselesi
yüzünden defalarca sokakta düşmelerim, düştüğümde bunu bir oyun olarak
algılayıp, hadi daha fazla oynayalım deyip sürüklemeleri!!! Hayır ben de
çanağım kırıldı mı kırılmadı mı emin değilim, acı içinde kıvranıyorum ama
bırakmıyorum o tasmayı. Bilmez benimki, ya araba altında kalır, ya o nereden ne
zaman çıkacakları belli olmayan diğer köpeklere yem olur. Yemin ederim, Macho’yla
birlikte gelişen bir yeteneğim var benim; “refleks”!!! Mesela rüzgarlı günlerde
yerdeki bir poşetin havalanması “Olleyyyy! Oyun var burda” tepkisine sebep
oluyor, kısa bir süre sonra da ani çekme sonucu ya karada surf yapıyorum yada
yerdeyim! Arkadaş 40, ben 53kg! O yüzden yoldaki her türlü uyarıcıyı; havalanan
poşet, çocukların oynadığı top, kedi, köpek..., herşeyi önceden görmem ve
beyimizin dikkatini alternatif birşeye çekmem gerek <span style="font-family: Wingdings;">J</span> Yahu ben bu köpeği sabah
akşam sağlıklı olmak adına tempolu yürüyüş yaparım diye almamış mıydım biraz
da!!?? Geçtim ben ekstra sağlıktan falan, varolan da elden gidecek!</div>
<div class="MsoNormal">
<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ne yollar denedim yürümeyi öğrensin diye... Sabahları işe
gitmeden önce 1,5 saatimi ona ayırıp, oyunlarla öğretmeye çalıştım önce... Topunu
gördüğü anda hipnotize olur mesela Macho, ilk eğitim planım elimde top tutarak,
yanımda bana uyumlu bir tempoyla yürüdüğünde topu ona vererek “ödül sistemi”
kurmak... Fikir kesinlikle iyiydi! Ama sonunda yine kendimi yerde buldum...
Çünkü Macho, oyunun kuralını değiştirdi. “Dur sen verme, ben alırım” hesabıyla üstüme
atlamaya karar verdi! Ve ben hooop yere! <span style="font-family: Wingdings; mso-ascii-font-family: Calibri; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: Calibri; mso-hansi-theme-font: minor-latin; mso-symbol-font-family: Wingdings;">J</span>
Bahsetmiştim, hassas bir bünyesi var ve bir de ben yemek yerken huzur vermesi
için, kendi yediklerimden hiçbir şey vermeden büyüttüm. Bir tek peynir. O da ya
arada mamasıyla yada ödül maması olarak... Bu top ile çalışmayı bir de peynirle
denedim. Ancak, “peynir” dendiğinde bile gözü yerinden çıkan hayvan, sokakta
umursamadı bile! <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Pes ettim ve bir eğitmene teslim ettim. Fakat yoğun yağmur
yağan bir gecenin sabahı kendisini su aygırı gibi çamurda debelenirken görünce,
önce “oğluuummmm” diye feryat ederek yavrusunu eski kocası kaçırmış da sonra polisler
bulmuş ve kavuşmuş anne gibi boynuna atladım ve sonra da tabi veteriner olan
işletme sahibine daldım! Sonra da derhal köpeğimi oradan aldım. <o:p></o:p></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgnAjd7KZW5jCHK5gPotJNNYtgrNaLdQzORy4O56JS763eLFW-gDw58bFgC4ldx0sTnv4Xs-GIMQzfX3fGyvx951aNFonJ5X0E-5bN8K_O1G4qZthdA7iW2R07MQ0TGol-aHPqlTqL7I7I/s1600/%C3%A7ekme.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgnAjd7KZW5jCHK5gPotJNNYtgrNaLdQzORy4O56JS763eLFW-gDw58bFgC4ldx0sTnv4Xs-GIMQzfX3fGyvx951aNFonJ5X0E-5bN8K_O1G4qZthdA7iW2R07MQ0TGol-aHPqlTqL7I7I/s1600/%C3%A7ekme.jpg" height="164" width="200" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
Hala sonuç elde edemeyince, son çare olarak da bir öneriyi
dinledim ve atların “gem” mantığının köpeğe uyarlanmışı, bir tasma edindim.
Tarif etmem gerekirse, hayvana tasmayı takınca nefes alacak kadar bir boşluk
vardı ve evet ağzından bağlama sistemi olduğu için el-mecbur ne yana çeksem
gelir, ne hızla yürüsem o hıza uyar hale geldi. De bu nasıl bir eğitim olabilir
ki?! Bir de garibim o kadar aptallaşmış vaziyette ki beni takip edecek diye
tuvaletini de tutuyor! Hayvanın yüzüne ve hatta bütün bedenine öyle bir üzgün ifade
geldi ki, yok dayanamadım. Haaa ayrıca biz zaten ana-oğul sert görünen tipleriz,
iki kara! Bir de hayvanı bu acayip şey ile Hanibal’a çevirince 100 metreden
herkes çığlık-kıyamet! Bilhassa zaten anneleri tarafından “sözümü dinle, yoksa
seni köpeklere veririm” diye terbiye edilmiş çocukların aklı gitti bizi gördüklerinde...
“dur çooocum, baarma, bişicik yapmaz” şirinliğindeki sözlerime ben bile
inanmadım ki, görüntü itibariyle 50 tane çocuk kemirmiş de ıslah ediyormuşuz
gibi... Velhasıl, bu da olmadı! Artık hiç yoktan iyidir, en azından fıtık olmam umuduyla
dikenli tasma diye tabir edilen tasmalardan edindim, çekerse sıkışıp,
engelleyici oluyor. Ama benim nazlı bebeğimin (!) boynu yara oldu!!!</div>
<div class="MsoNormal">
<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bu çekiştirmelerin zararlarından biri de “tendinit”. Başparmağımın
bileğimle bütünleştiği noktadaki tendonların iltihabı. Başparmağım kilitlenmiş
kalktım yataktan bir sabah. Önceden ağrıyordu tabi ama vücudumun her yeri
ağrıdığı için, ciddiye almamıştım. Tabi parmak “ben artık oynamam, bu köpeği de
gezdirmem” deyince, tıpış tıpış doktora. Şu doktorların ameliyat sevgilerine hastayım zaten, ameliyat edelim dediler. Neyse ki kuzenim ortopedi uzmanı,
ameliyat son çare olsun diyerek, işe
yaraması umuduyla kortizon enjekte etti. Allahımmmm, o nasıl bir acıdır! “Alın
şu köpeği gözümün önünden” diye bağırdım çünkü iğneyi o an Macho’nun her bir
eklemine saplayabilirdim, öyle bir acı yok! Birkaç ay el&bilek ateliyle
yaşadıktan sonra neyse ki ameliyata gerek kalmadan kurtuldum.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ve en sonunda çözümü buldum: "Kadere razı gelmek" :) Ama gerçekten denedim, hem de çok denedim...<o:p></o:p></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiagmSto0k1ntJEioCPhS6ypIbjA13NC-88z4STymM0W1c-eGljkfyAFFzKwJPMfycEvZIxapJQrMhTX0xrNjsuDiqucNAPZ_eC59K0EfQTMrgIKdet0uxVqLif_sqEw7CdIbNaZj1e6eg/s1600/301707_429083777110505_1395022024_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiagmSto0k1ntJEioCPhS6ypIbjA13NC-88z4STymM0W1c-eGljkfyAFFzKwJPMfycEvZIxapJQrMhTX0xrNjsuDiqucNAPZ_eC59K0EfQTMrgIKdet0uxVqLif_sqEw7CdIbNaZj1e6eg/s1600/301707_429083777110505_1395022024_n.jpg" height="200" width="192" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
Tabi ki devam edeceğiz ;)<o:p></o:p></div>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/01997222279708678522noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6095966760306735330.post-11586684190618162762014-02-09T21:36:00.000+02:002014-02-09T22:28:12.004+02:00BİR GARİP KARİYER HİKAYESİ BÖLÜM 2 : İDEALLER VE GERÇEKLER :)<div class="MsoNormal">
Üniversiteye ve tabi Ankara’ya gelişimi biliyorsunuz <a href="http://yok-daha-neler.blogspot.com.tr/2014/01/bir-garip-kariyer-hikayesi-bu-daha.html" target="_blank">(yazı için tıktık).</a> Tahmin edersiniz ki, ben ikinci sene yatay geçişle İstanbul’daki
bir üniversiteye gitmeyi planlayarak geldim. Ama enteresandır ki Angara’nın
İstanbul’dan sonra tabir-i caizse “köy” havası bana bir iyi geldi. Tabi öyle
yurtta kalmak falan yok, babam bırakır mı beni, tövbe! Özel öğrenci evlerine de para yetiştirmek
namümkün. Halamın yanında kaldım, neyse ki babam elini çabuk tuttu
da, borç harç ile ev alıp, Angara’ya geldiler, insanın kendi evi gibi var mı <span style="font-family: Wingdings; mso-ascii-font-family: Calibri; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: Calibri; mso-hansi-theme-font: minor-latin; mso-symbol-font-family: Wingdings;">J</span><o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Wingdings; mso-ascii-font-family: Calibri; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: Calibri; mso-hansi-theme-font: minor-latin; mso-symbol-font-family: Wingdings;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
Üniversite hayatımda pek bir sıradandı benim aslında. Hem
bölümün kampüste tecrit eder gibi uzakta konumlandırılmış olması, hem benim
biraz asosyalliğim ve “inek öğrenci” hallerim, anlatacak bir dünya mevzu çıkar
elbet ama sıradandı işte. Başkalarının üniversite maceralarını dinliyorum da,
ohoooo ;)<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Şansımın ne kadar yüksek olduğunun emarelerinden bir diğeri
de 2001 yılında mezun oluşum... Kriz dönemi... </div>
<a name='more'></a>Yazımı okuyan hocalarım
varsa, kızmasınlar ama biz öyle bir mezun olduk ki, sanki bana kapıya dizildi
işletmeler, bizi bekliyor işe almak için! Şimdi Allah var, Gıda Mühendisliği
eğitiminde Hacettepe Üniversitesi o dönemde en iyiydi... De sanayi başka,
eğitim başka... Öyle bir gaz var ki üstümde, önce dünya devi firmalara kapak
yazılarımı yazarak özgeçmişlerimi yolladım, tık yok! Sonra kariyer
sitelerindeki açık ilanlar (bu arada bende o dönem bilgisayar falan yok,
internet cafedeyim haftanın bir günü)... Sonra pazar günleri binbir heyecanla
gazetelerin kariyer ekleri... Bir süre sonra da gazetelerin seri ilanları :D
Seri ilanlardan çağıranlar oldu şimdi, Allah var... Ama gidiyorum, o sertifikan
yok, iş tecrüben yok, o yok, bu yok... <o:p></o:p><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj9uwNfK87D_e84EWUwldf52QojVts-GU2F-ySy_-42_DPowv1286KGB5QHKlKGCVFnhM9n1MKCuTC4r7aMECyhJXVDv_-2Y0S4wnXOTnTtz5PkkgEaGymbo_JRw0fEfyXGbMLISTLmZ9k/s1600/JobSearchNewspaper.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj9uwNfK87D_e84EWUwldf52QojVts-GU2F-ySy_-42_DPowv1286KGB5QHKlKGCVFnhM9n1MKCuTC4r7aMECyhJXVDv_-2Y0S4wnXOTnTtz5PkkgEaGymbo_JRw0fEfyXGbMLISTLmZ9k/s1600/JobSearchNewspaper.jpg" height="237" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Yine bir “seri ilan” takibi sonucu iş görüşmesine gidiyorum,
artık sıfatım neye benziyorsa, babam tam kapıdan çıkarken “o omuzlarını düşürme,
dik tut, özgüvenini kaybetme, iş biraz da nasiptir. Senin yetersizliğin değil
mesele, kriz var ve daha nasibine denk gelmedin” dedi. Moralli bir şekilde
Gimat’ın arada derede bir yerine, bir baklavacıya gittim, içeri girerken
paçalarımı havaya kaldırmak durumunda kaldım, öyle beter bir yer, bir de tek
takım elbisem var, onu alabilmiş babam, ziyan olacak endişesi! Form doldurdum
ve aldılar beni patronun odasına... Adam,
özgeçmişimi inceledi ve “çok güzel bir özgeçmiş ama burası boş” dedi, yerimden
kalkıp, bakmaya çalıştım acaba nereyi doldurmayı unuttum diye! Neyse ki adam
döküldü ”tecrüben yok senin”!!! Vallaha mı!!?? Sanırım babamın söylediklerinin
de etkisiyle, yani burası da nasip değil güdüsüyle, adama “ya beyfendi ben
telefonda söyledim zaten tecrübesiz olduğumu, ilanınızda da böyle bir kriter
yok, ayrıca siz almazsınız, öbürü almazsa işe, ben tecrübeyi nereden
edineceğim” diye kibarca höykürüp, adamın elindeki formu da alıp, paçaları yine
toplayıp, ortamı terkettim!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Fakat çıldıracağım, ben çalışmak için okudum, mesleğimi çok
seviyorum, staj döneminde “işte bu!” dedim... Herşeyi bırak, gocunuyorum,
komplekse girdim, psikolojim nasıl bozulmuşsa artık “nasılsın?” diye sorana saldırıyorum... 1 sene geçti
mezuniyetin üstüne ve ben resmen elinde diploması, fellik fellik iş arayan, en nihayetinde bir ev kızıyım! İdealler ve gerçekler ile yüzleşme vaktiydi... Gıda
Mühendisliği yapmak haramdı...<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bir arkadaşımın
gazıyla “bir yerden başlamak gerek” deyip, “tıbbi mümessil” ilanına başvurdum (aranan niteliklerin arasında gıda mühendisliği geçiyordu, artık ne alakaysa).
Çağırdılar da... Hem de İstanbul’da bir otelde elemeleri geçmen halinde toplamda
3 gün sürecek bir mülakata. Tek takım elbise ama 3 gömlek, ona uygun anneden
desteklenmiş fularlar ve ilk topuklu ayakkabı ile doldurulmuş bir çantam yanımda,
bindim otobüse... Otobüs boyunca düşündüğüm tek şey “yol parasını
karşılayacağız dediler, inşallah bir yamuk olmaz” idi, çünkü babişkom kızına
kıyamadığından o zamanın lüks otobüs firması ile gönderdi ve biliyordum ki, o dönem her ekstra masraf
bütçeyi geriyordu <span style="font-family: Wingdings; mso-ascii-font-family: Calibri; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: Calibri; mso-hansi-theme-font: minor-latin; mso-symbol-font-family: Wingdings;">J</span><o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Wingdings; mso-ascii-font-family: Calibri; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: Calibri; mso-hansi-theme-font: minor-latin; mso-symbol-font-family: Wingdings;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
Şansıma oda arkadaşım çok tatlı bir kızdı, Sultan... Ben
gibi derdi “iş hayatına atılmak” olup, iş bulamadığından “bari mümessillikten
başlayayım” mecburiyetinde kalmıştı. Bakın, ben gerçekten o dönem şimdiki gibi
değildim... Utangaç bir tiptim. Sultan da öyleydi. Neredeyse elele tutuşup
ineceğiz aşağıya, o derece pısmış vaziyetteyiz. İlk akşam, yemek için
restaurant bölümüne uzun uzun bir sürü masa ayarlamışlar, birine iliştik. Nasıl
acıkmışım, o an farkettim. Gelen çorbayı gördüm ve kaşığı elime aldım, daha
garsonun elindeyken başlayacağım yemeğe. Sonra çaprazımda oturan abinin sesini
duydum “arkadaşlar, tadına bakmadan tuz atmayın, kıtlıktan çıkmış gibi yemek
yemeyin, yüzünüzde hep bir gülümseme olsun, dost canlısı olun, sohbet edin,
tabağınızda bir miktar bırakın, sünnetlemeyin” talimatları yağdırıyordu.
Mülakat yerine zerafet kursuna mı geldik diye düşünürken ben, abi tamamladı
sözünü, “çaktırmadan bakın asma kata, bizi izliyorlar, bu söylediklerim eleme
kriteri”!!! Abiyi tanımlayım; 40-45 yaşlarında, halihazırda işsiz ama 20 yıllık
mümessildi ve bu tip elemelerin kurdu olmuştu! Kafayı kaldırmadan gözlerimle
asma kat kontrolü yaptığımda da takım elbiseli, kelli felli adamlar gerçekten
bizi dikizliyordu. Tahmin edin ne oldu? Aç kaldım!!! Bütün gece de karnımın
gurultusundan ne uyudum, ne de Sultan’ı uyuttum.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ertesi gün giydim takım elbisemi, saçlarım da kısacık o
zamanlar, jöleledim bir güzel, hafif de bir makyaj, annemin tembihlediği
şekilde fular da bağlandı, odadan çıkıyoruz. Cicilerimi yani topuklu
ayakkabıları giydim ve tabi ki yürüyemedim! Kaç yaşındayım, bu olayın üstünden
kaç sene geçmiş, annemin tavsiyelerini dinlemediğimde hala başım belaya girer.
O zaman da annem ayakkabıları aldığımız gün demişti “ayakkabılarını giy de evin
içinde dolaş, alışkın değilsin, sıkıntı yaşarsın”. Allahım, lobiden geçip,
mülakat salonuna gidene kadar düşmemek için dua ettim ama yüzümde bir gülümseme
var (kendimden emin görünmem gerek ya
hani), benim topukların sesinden koca otel inliyor, herkes dönüp bu gürültü de
nesi diye bakıyor, bizim akşamki abi yanımda bitti ve “aferin Esra, işte böyle
olmalısın” dedi :D <o:p></o:p></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi_KgXCDHzQo2Pe8ICs2sUuaLSQ_OYILQsDcjf8TnyNnb3KcZGdA_6gtLAbNr3gEV9m_WqRH8JAxSsqUnAmjOE0_iD-sIafr2QwD54cidqQ-2AYryVX2arbi57Lo2NXP0jJ9FnUu8BvAgc/s1600/ayakkabi-cizimi-5c432a.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi_KgXCDHzQo2Pe8ICs2sUuaLSQ_OYILQsDcjf8TnyNnb3KcZGdA_6gtLAbNr3gEV9m_WqRH8JAxSsqUnAmjOE0_iD-sIafr2QwD54cidqQ-2AYryVX2arbi57Lo2NXP0jJ9FnUu8BvAgc/s1600/ayakkabi-cizimi-5c432a.jpg" height="289" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
400 kişilik grubun üçte biri kaşımıza gözümüze, yemek
adabımıza, gülüşümüze bakarak elendikten sonra, ikinci gün grup mülakatları. Bu
arada sürekli maymun gibi izlendiğimizden, ben açım, bisküviyle odada karın doyurur
vaziyetteyim. Bir akıllı da “odaya da dinleme cihazı koymuşlar, kendileri
hakkında ne konuşuyoruz dinliyorlar” dediği ve ben safı buna inandığım için,
biz Sultan ile ya sessiz sessiz yada işaret diliyle konuşuyoruz, arada da “ya
ne kadar düzgün bir firma, inşallah bizi seçerler, çok istekliyim” diye bağırarak
konuşuyoruz <span style="font-family: Wingdings; mso-ascii-font-family: Calibri; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: Calibri; mso-hansi-theme-font: minor-latin; mso-symbol-font-family: Wingdings;">J</span> Yani
açlık dışında, bir de gerginlik... Ama grup mülakatlarında ne yapılması
gerektiğini biliyorum! İnteraktif olacağım, girişken, kendinden emin vs... Bunu
kendime tekrar ederek kendi adımın yazılı olduğu mülakat salonuna girdim. Tabi
yürümemde hiçbir gelişme yok, bir de topukluya alışkın olmayan ayaklarım birgün
önceden yara bere içinde kaldığından, iyice eziyet çekiyorum düşmemek için, yan
otellere varıyor artık topuk sesim! İçeri girmek ve girmemek arasında kaldım,
sanki birisi yaş ortalaması 35 olsun demiş, sonra da dur azıcık düşürelim bir
22’lik atalım araya demiş gibi...İçerdeki herkesin milyon tane iş tecrübesi ve haliyle
mülakat tecrübesi var! <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ve konumuz verildi, bir vaka çalışması, karşıt iki görüş
tartışılacak... O yemekte ve lobideki eziklikten eser yok üstümde, söyleyecek
şeylerim var, sesim titrer belki ama konuşmak azmindeyim... Tam söze gireceğim,
pat biri benden önce atlıyor, tam O’nun dediğine cevap vereceğim, öbür
taraftaki benden önce davranıyor... Derken, ses bile çıkaramadım. Hele bir
kadın var, yahu bir sus! Geveze benim, kaptırmam sana! Ne çok konuştu ama ya!
İnsan kaynakları müdürü de artık tekli mülakat kıvamında neredeyse sadece ablayla
konuşuyor. Koca 1 saat gıkım çıkamadı. Müdür “şimdi iki
gönüllü arkadaş istiyoruz. Biri bir fikri, diğeri de karşıt fikri savunup, bu
konuşulanları derleyerek sunum yapacaklar” dedi. İç sesim “hadi Esra, bu son
şansın, ya Allah” dedi ve ben kafamı not aldığım kağıttan kaldırmadan elimi
kaldırdım, sonra kafamı kaldırdığımda tek gönüllünün ben olduğumu farkettim ve
iç sesim “sanırım bu konuşmadan sonra gönüllüyü kesip, şirketin refahı için
kurban ediyorlar ki bunca çenesi düşük elini kaldırmamış” dedi! Ama çok geçti
artık. O düzgün görünümlü adamı bir an şeytana dönmüş olarak gördüm ve bana
“Esra hanım buyrun tahtaya, kalemi de buyrun, sizi dinliyoruz” dedi. </div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Pardon da,
benim topluluk önüne çıkma olayım en son lisedeki bayram kutlamaları ile
sınırlı!!! Zaten yürüyemiyorum, elimi kolumu nereye koyacağım bilmiyorum,
ellerim titriyor, konuşmayı başarsam bile, yazmak ne mümkün??!! Babamın sesi
kulaklarımda masanın ucuna doğru yürüdüm “iş nasiptir, sen elinden geleni yap
ama omuzlar düşmeyecek, mutlaka özgüvenli ol” ve kendimi analiz etmeden, ne
yaptığımı takip etmemeye çalışarak sunum yaptım. Kendime yönelsem, o acayip hal
ve hareketlerle orada oturup “annemi istiyorum” diye ağlarım çünkü, biliyorum.
Geri yerime oturdum, uyuşmuş gibiydim. Bir başkasını da kendi seçti müdür, ama
benim kulaklarımda “vızzzzz” diye bir ses, dinleyemedim. İki saat sonra
sonuçlar kapılara asıldı, seçilmiştim!!! Daha da enteresanı o herşeye konuşan,
atılgan abla seçilmemişti. Ve ben galiba o ablanın seçilmeyişinden ötürü daha
çok mutlu olmuştum. Ego diyebilirsiniz, hırs da... Haklı da olabilirsiniz...
Ama benim o günkü hissiyatım “gariban olan kazandı” idi :D <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Son bir eleme kaldı, otelde de 50 kişi falanız... Sultan,
ikinci elemeyi geçemedi ve biz ilkokul çocukları gibi ağlaya ağlaya ayrıldık...
Son eleme, “tekli mülakat” denildi. Yalan!!! Mülakatta “tek” olan bendim,
firmadan tam 4 tane müdür vardı! Kuzu gibi oturdum karşılarına, ilk soru
“birşey içmek ister misiniz?”, kariyer sitelerindeki tüyolarda hep yazar (1 sene boyunca iş aramış biri olarak bu sitelerdeki bütün makaleleri ezbere biliyordum), içmek
için birşey istemeyin, stresten dökebilirsiniz, ne zaman içeceğinizi
belirleyemeyip, mülakat sürekliliğini bozabilirsiniz diye... “Hayır, teşekkür
ederim” dedim, demez olaydım. 45 dakika sürdü mülakat, aslında mülakat da
değildi o, filmlerdeki “katil zanlısı sorgusu”ydu, birinin sorusuna verdiğim
cevabın yüklemiyle birlikte, diğeri soruyu yapıştırıyordu! Çıktığımda çöle
düşmüş Mecnun gibi dolanıyordum ortada ama hala topuklardan güm güm
sesleri...Garsonu yakalayıp, “suuu” diye inledim :D<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bir hafta sonra aradılar, Ankara’da görüşmek ve iş teklif
etmek istiyoruz diye... Ben doğru internet kafeye, nedir bu mümessil işi diye
araştırmaya. Eve geri döndüğümde “baba kapıdan kovuyorlarmış, tersliyorlarmış,
rakipler sataşıyormuş, bazıları 20 yaşında mümessil başlamış, hiç kademe
atlamamış, 50 yaşında hala mümessilmiş. Ürün müdürü falan girersen neyse de...
Bölge müdürüne yalakalık yapmazsan hele hiç şansın yokmuş, kovuyorlarmış 6 ay
sonra, ben bu işi hayatta yapamam, beceremem” olarak durumu özetledim...
Napayım, o gün o bilgiler vardı internette. Hatta daha beter şeyler de
yazıyorlardı. Ehhh kısmen de doğru hani... Babam da "içine nasıl sinecekse karar ver. İşin için harcayacağın vakit bir günün 8-10 saati, 6-8 saati zaten uyku, memnun olmayacağın bir işte çalışırsan, başarılı olamazsın, başta kendine, sonra da ekmek yediğin yere ihanet etmiş olursun. Senden ekmek isteyen yok, acele etme, en doğru karar senin doğru bulduğun karardır" dedi. Babam da böyle konuşunca 3 ila 5 gün arası düşündürür beni, yaş daha gençken "gaza geliyordum" ama sonraları muhteşem kılavuzlar haline geldi bu konuşmalar ;)</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Firmanın
yetkilisiyle biraraya geldiğimizde aslında çok onore olduğum bir durumla
karşılaştım, dedi ki “biz normalde bu mülakatlar sonucunda alacağımız
arkadaşları başka bir firma üzerinden bordroluyoruz. Ancak mülakat süresince
göstermiş olduğunuz performans (topuk sesi kriter galiba) neticesinde sizi kendi bünyemize dahil etmeye
karar verdik. Maaşınız ....., arabanız ..... olacak, sorumlu olduğunuz bölgeler ...”. Benden cevap (sıkı durun) “ben mümessillik yapmak istemiyorum, ürün müdürü olma
şansım var mı?” :D Karşımdaki kadının yerinde olmak istemezdim, yüzünü çok net
hatırlıyorum da, “tövbe, bu da nesi?” olmuştu. Ama çok zarif bir şekilde eğitimim
ve halihazırdaki yeteneklerim ile ve şirketin bana vereceği ekstra eğitimler ve
tecrübeler ile bunun mümkün olabileceğini ve şirket politikasının
çalışanlarının kariyer yönetimi olduğunu söyledi. Bir sonraki tepkim (sıkı durmaya devam) “kaç ay
içinde olurum?” :D Velhasıl, “ben kabul edemeyeceğim” deyip, çıktım. Zannımca o
saatten sonra onların da hevesi kaçmıştır. Firma ismi telaffuz etmeyim ama
sağlık sektörünün en iddialı, çalışanlarına çok kıymet veren, gerçekten kariyer
yönetimi planlayan bir Amerikan firması olduğunu sonradan öğrendim... </div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEid8iBpBcU4Xu8fFrV3Hc14druCXJ71-CPIU_Xz0UPDLNSOr-T-oFoe93zbKdzWd6Ft6gSBLR7uwo9QkyAoEYb4UsaAFsPanKNlDyEn0_y5ppihD7dbCa1DoqcdZArJlKtTAcjAJ7pU6_g/s1600/2000000167.gif" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEid8iBpBcU4Xu8fFrV3Hc14druCXJ71-CPIU_Xz0UPDLNSOr-T-oFoe93zbKdzWd6Ft6gSBLR7uwo9QkyAoEYb4UsaAFsPanKNlDyEn0_y5ppihD7dbCa1DoqcdZArJlKtTAcjAJ7pU6_g/s1600/2000000167.gif" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Anlattıkça
bilmem siz ne düşüneceksiniz, beni “bugünkü ben” yapan aslında daha sonrasında
girdiğim şirketteki hocam (aslında patronum) ve yaşadığım tecrübeler... De
acaba o gün, o firmaya “evet” demiş olsaydım, ne olurdu diye hala düşünürüm...
Boş belki bunu düşünmek ama kendimi alıkoyamıyorum... Sonrasında kendimi yine yarı-ilaç sektöründe “ürün müdürü”
kartviziti ama tıbbi mümessil görev tanımı, hem de Ankara bölge değil, tüm
Türkiye sorumluluğu, o gün teklif edilen maaşın yarısı, arabasız çalışırken
buldum ;) </div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
O da 3. Bölüm olsuuuuun...</div>
<div class="MsoNormal">
<o:p></o:p></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
<o:p></o:p></div>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/01997222279708678522noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6095966760306735330.post-83396959902693649002014-01-30T11:12:00.001+02:002014-01-30T20:32:20.080+02:00"OKUNA SAĞLIK" EROS ;) <div class="MsoNormal">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjxPGX_60ApgQIraeWzuH1iHBTcIbdEs-gHXdvxMTXlMia8fRTyvgpUOblk0xrTwvGfe5lW_qraMB5PPNAKIW-zx5eZx3d6L3p7c53ZIQhIokKYy9wLmhfPgTBYICiRJOs2aTt3mPzZkHk/s1600/IMG_3554.JPG" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjxPGX_60ApgQIraeWzuH1iHBTcIbdEs-gHXdvxMTXlMia8fRTyvgpUOblk0xrTwvGfe5lW_qraMB5PPNAKIW-zx5eZx3d6L3p7c53ZIQhIokKYy9wLmhfPgTBYICiRJOs2aTt3mPzZkHk/s1600/IMG_3554.JPG" height="200" width="131" /></a>Başlık yanıltmasın lütfen... Karşınızda bir “aşk böceği”
falan yok... Yeryüzünde aşk üzerine en son ahkam kesecek kadınlardan biri var
hatta... Kendi namıma desturlarım var elbet... Mesela kaybedince yada
kavuşamayınca adı “aşk” olmasın... Midede kelebekler falan bir komik gelir
bana... İlahi aşk’ı insana indirgemektir
benim desturum... Bedensel değildir,
hücreseldir... İlişkiyi yaşadıkça, yaş
aldıkça bir ilişki, çoğalasıdır aşk... Tanıdıkçadır, “sen ile ben”den “biz”
çıkmasıdır... Gibi gibi... <span style="font-family: Wingdings;">J</span> Ne güzel anlatamadım, dimi! Susayım iyisi mi... Asıl konuya geri döneyim ;)</div>
<div class="MsoNormal">
<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
</div>
<a name='more'></a><br />
<br />
<div class="MsoNormal">
Rengim kırmızı, evet, hem burcumdan kaynaklı (burcum: “ağır”
koç), hem de enerjimden galiba... Esra Mutfakta atölyesi de kırmızılı bir
konsepte sahip, bilerek değil ama, elimi attığım objelerden, gelen hediyelerden
kaynaklı, kendiliğinden... Çoğu kalıbım
bile kırmızı... Bir de eskiden standımın, şimdilerde atölyemin “kırmızı buzdolabı”... E aşkın rengi de kırmızı... Velhasıl, bir
“aşk böceği” olmasam da, bu “sevgililer günü” yaklaştıkça benim gözbebeklerim
de kırmızı ve kalp şeklinde oluyor... Sorsanız “neden bir gün olacakmış ki, 365
gündür, karşıyım ben” derim, ama özel bir gün olmaya görsün, gözüm kapıdadır...
Arıza kadınım vesselam... Napıyım...<o:p></o:p></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjQgVtyWaPoD-6r2l9UP8-lc3xQieSnbDaT8VcJD5LqAzzRoTxyCqmV8tH1tCbzs6fz6VsWrZWviWBs0GbWd6fenDYpg_RgIxHGbWJdopB_Z3Yth_1Dh547RYn31tlKAYMmfI9M-T9OLWY/s1600/IMG_3557.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjQgVtyWaPoD-6r2l9UP8-lc3xQieSnbDaT8VcJD5LqAzzRoTxyCqmV8tH1tCbzs6fz6VsWrZWviWBs0GbWd6fenDYpg_RgIxHGbWJdopB_Z3Yth_1Dh547RYn31tlKAYMmfI9M-T9OLWY/s1600/IMG_3557.JPG" height="240" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
Bu sene Esra Mutfakta ekibi olarak “Sevgililer Günü”
tasarımlarını planlarken, hep erkek müşterileri baz alarak birşeyler
düşündüğümüzü farkettim... İyi de neden?!... Yani, tamam, onlar da birşeyler
yapsın (hatta kesin yapsın!) ama neden mesela bir sokak çiçekçisi çiftin yanına
geldiğinde “abi, almaz mısın güzel ablama bir gül?” der de, “ablacım, yakışıklı
abime bir gül almaz mısın?” demez. Şu çiçek alma işi neden erkeklere görev
biçilmiş, tövbe anlamam ama her ne kadar huyum olsa da Amerika’yı baştan
keşfetmemeye kararlıyım artık! <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
O halde ne mi yapıyoruz hanımlar? Bu sene biz kadınlar sevgililerimize/eşlerimize sürpriz yapıyoruz! Hem de, fotoğraflarını görmekte olduğunuz “Aşk Temalı Kek ve
Cakepops”lardan, “korumacı kadın” tarafımız hala mevz-u bahis çünkü bunlar ev
yapımı yani sağlıklı. Siz siparişinizi veriyorsunuz, biz özenle hazırlayıp,
süsleyip, içine bir de istediğiniz bir notu yazıp, adrese teslim ediyoruz. Kendisi
ve iş arkadaşları yiyor, sonra da aslında kalemlik olan vazomuzu masasının
üstüne koyup, kullanıyor, devamlı gözünün önünde olacağından, hep anımsayıp, gülümsüyor
<span style="font-family: Wingdings; mso-ascii-font-family: Calibri; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: Calibri; mso-hansi-theme-font: minor-latin; mso-symbol-font-family: Wingdings;">J</span> <o:p></o:p><br />
<span style="font-family: Wingdings; mso-ascii-font-family: Calibri; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: Calibri; mso-hansi-theme-font: minor-latin; mso-symbol-font-family: Wingdings;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
Biz ekip olarak bu yıl "Sevgililer gününde Ankara’yı karış karış gezmek, beylerin yüz ifadelerini görmek ve gerçekten de kadının AŞK olduğunu
yaşamak ve yaşatmak” istiyoruz. Arzu ederseniz şehirdışına da kargoyla
yolluyoruz. Tabi beylerin siparişi gelirse suratlarına telefon kapatmıyoruz,
onların da siparişlerini memnuniyetle alıyoruz <span style="font-family: Wingdings; mso-ascii-font-family: Calibri; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: Calibri; mso-hansi-theme-font: minor-latin; mso-symbol-font-family: Wingdings;">J</span>
<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Wingdings; mso-ascii-font-family: Calibri; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: Calibri; mso-hansi-theme-font: minor-latin; mso-symbol-font-family: Wingdings;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
Konseptimiz “OKUNA SAĞLIK EROS”, ürün bilgileri aşağıda...</div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<br />
<div class="MsoNormal">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh6zV5wUsqhkpTTZT7K4EZAJ7wCDsDL0-4USPWKiJ7s7710mllHZvAeZ00YfWjaT66iNqo_jOuiO5X9VxQK8Ey33YmfXzKvB2LzplhQgCHvq1o5Jf96ZychdQW7LHxEcELvShs12RHbqPY/s1600/IMG_3556.JPG" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img alt="" border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh6zV5wUsqhkpTTZT7K4EZAJ7wCDsDL0-4USPWKiJ7s7710mllHZvAeZ00YfWjaT66iNqo_jOuiO5X9VxQK8Ey33YmfXzKvB2LzplhQgCHvq1o5Jf96ZychdQW7LHxEcELvShs12RHbqPY/s1600/IMG_3556.JPG" height="320" title="" width="257" /></a></div>
<br />
<span style="font-size: x-small;">
</span>
<br />
<div>
<span style="font-size: x-small;"><span style="font-size: x-small;"><br /></span></span></div>
<span style="font-size: x-small;">
</span>
<br />
<div>
<span style="font-size: x-small;"><span style="font-size: x-small;"><br /></span></span></div>
<span style="font-size: x-small;">
Ürünümüz; 5 adet "aşk temalı" cakepops (kekler kakolu ve sade, süslemeler hindistan cevizi, şekerleme ve şeker hamuru, çikolata kaplamamız bitter) ve 3 adet "aşk temalı" mini kekten (gül şeklinde çikolata ile kaplandı) oluşuyor. Kullanılan şeker hamuru ve çikolatalar tabi ki "ev yapımı". Vazo görevini üstlenen ayakkabı şeklindeki kalemliğimiz de porselen. Ürünümüzün fiyatı 46,00TL.</span><br />
<div>
<span style="font-size: x-small;"> (ürünler, süsleme ve teslimat fiyatımıza dahil)</span><br />
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<o:p><br /></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<o:p><br /></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<o:p><br /></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<o:p><br /></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br />
<br />
<br />
Uups! Bir not yazmam gerek, kendi özel hayatım için... Bu
bir feminist akım değil! Evet, var içimde öyle bir bölüm ama kontrol altında,
panik yok ;)</div>
<div class="MsoNormal">
<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Detaylı bilgi almak ve siparişleriniz için 0533 596 04 34 numaralı
telefondan bize ulaşabilirsiniz. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhXzFDrXskO63pwTQF2EpyNsfIKaBY1qqZ4mBK_ITPmIOZ-4zXkNjTGUYHJuD7OA1ByBfQ1FZwm9oIB0DlKv-fy7YP3ZQQmNUBKH2TQ4MUz-jVm8-LM6ZEshxmxYaJtZQOPV7yWKqbKKTg/s1600/IMG_3553.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhXzFDrXskO63pwTQF2EpyNsfIKaBY1qqZ4mBK_ITPmIOZ-4zXkNjTGUYHJuD7OA1ByBfQ1FZwm9oIB0DlKv-fy7YP3ZQQmNUBKH2TQ4MUz-jVm8-LM6ZEshxmxYaJtZQOPV7yWKqbKKTg/s1600/IMG_3553.JPG" height="240" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
</div>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/01997222279708678522noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-6095966760306735330.post-86970311902185316492014-01-25T13:09:00.001+02:002014-01-25T13:27:07.290+02:00BİR GARİP KARİYER HİKAYESİ... BU DAHA "BÖLÜM1" :)<div class="MsoNormal">
Hani kendimi anlatırken “kariyer mağduru” deyip duruyorum
ya... Çok farklı bir iş hayatında ilerlerken, çok farklı hedefler ve hayaller
sahibiyken, bir anda herşeyin nasıl alt-üst olduğunu ifade edip duruyorum ya...
Onu da anlatmak istiyorum ben size... Hem de bölümlere ayırıp, taa üniversiteye
girişten başlayarak... Neden mi? Hepsini birden yazarsam, uzun olur da ondan.
“Sanki bana 50 yaşında da kariyerini bölümlüyor” demeyin... Sürecin
uzunluğundan değil, başıma gelenlerden ve elbet benim anlatım şeklimden kaynaklı... Ve bence
yada en azından benim için herşeyin değişmeye başladığı nokta üniversite
seçimim... Hem ayrıca, napıyım, şeytan ayrıntıda gizli!!!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ufff tamam bu uydurduğum kılıf; aslında biraz gevezeyim :/<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Efendim, bendeniz İstanbul’un bağrından kopup, Angara’ya okumak
için geldim, sonra hangi akla hizmetse burada mıhlandım, kaldım. Peki nasıl ve neden mi geldim?...<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Canım babamın ailesi Ankara’da ve canım annemin ailesi
İstanbul’da yaşamaktalar... Annemle babam İstanbul’da tanışıp, evlendiklerinden
ötürü de ben üniversite çağlarına geldiğimde babamın bir ricası oldu: “30 sene
annenin ailesine yakın yaşadık, varsa ömrüm bundan böyle de benimkilere yakın
yaşayalım, biz emekliyiz, sen nereye, biz oraya, Ankara’dan tercih yapalım,
bakarsın orayı kazanırsın” dedi. Bundan sonrasının “Ankara tercihlerimden biri
tuttu ve ben buraya geldim” kadar kısa ve basit olmasını beklemeyin benden,
artık yavaş yavaş tanımaya başlamışsınızdır <span style="font-family: Wingdings; mso-ascii-font-family: Calibri; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: Calibri; mso-hansi-theme-font: minor-latin; mso-symbol-font-family: Wingdings;">J</span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Wingdings; mso-ascii-font-family: Calibri; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: Calibri; mso-hansi-theme-font: minor-latin; mso-symbol-font-family: Wingdings;"></span></div>
<a name='more'></a><br />
<div class="MsoNormal">
Allah biliyor, zerre kadar istemiyordum Ankara’da okumayı ve
yaşamayı... Hani o yaşta, hele de sabahtan akşama kadar süren okul hayatımı
düşünürsek, bir de bursla kolejde okuduğumu belirteyim, okula git, gel, ders
çalış. Kolej iyi hoş da, türev&integrali öğretmiyorlar. Zaten müzik, beden,
resim, bir de tabi Türkçe dışında bütün dersler İngilizce, açığı kapatmak için haftasonu
dersane git, gel, ders çalış... “Peki bu İstanbul aşkı da nesi?” demeyin...
Zaten o yaştan sonra İstanbul, İstanbul olmayacak mıydı benim için?!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Babamla tercihlerimi yaptık, benim zamanımda tercihler
önceden yapılıyordu, %90 Ankara’daki üniversiteler tabi... Ama mutsuzluktan ve
endişeden öleceğim!!! Sınava kalmış 2
gün, annemi odama çağırdım, “anne ben Ankara’da okumak istemiyorum, değiştirmek
istiyorum tercihlerimi” dedim, annem tabi hık mık, baban ne der, olmaz dediyse
de, ben artık kısmen bu sorumluluğu üzerimden atarak, değiştirdim tercihleri,
“annem de biliyor kiii” halleri. Ankara vardı tabi, mesela ilk tercih “ODTÜ
Endüstri Müh”, benim zamanımda çok yüksekti giriş puanı, şimdi bilmem... Yani deneme
sınavlarındaki sonuçlarımı gözönüne alırsak, sınav günü meleklerin omuzlarıma
oturup, soruları çözmeme yardım etmesi halinde girerim <span style="font-family: Wingdings; mso-ascii-font-family: Calibri; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: Calibri; mso-hansi-theme-font: minor-latin; mso-symbol-font-family: Wingdings;">J</span> Bir de alt tercihlere
bıraktım, mühendislik tercihlerimin sonrasına, Ankara’daki bölümleri...<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Sınavdan bir gün önce yani Cumartesi, malum o gün sınava
gireceklerin açık havaya götürülüp, gezdirildiği ve aldığı oksijenle beyin
hücrelerinin yenilendiğine ve sınavda en az 10 soru fazladan yaptığına dair bir
inanış var, çıkmaya hazırlanıyoruz biz de, Ortaköy’e gidilecek... Hiç
unutmadığım bir sahnedir; ben giyinirken, annem orta sehpanın tozunu alıyormuş,
babam da gazeteye bakıyormuş. Hazırlanıp geldiğimde babam “kızım şu tercih
listeni getir de, bir kontrol edelim, sonra çıkalım” dedi. Şu filmlerde olur ya
hani, kişi sabitlenir ve etraftaki herşey dönmeye başlar, hah öyle oldu işte! Anneme
“dur” geldi zaten, sehpanın bir yerinde el takılı kaldı, babam da tuhaf tuhaf
bize bakıyor. Ne mi yaptım, titreye titreye getirdim listeyi, ne yapacaktım
ya!!! </div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bu arada babam evet Osmaniyeli/Adanalı’dır ama mıncık mıncık sever beni, bugüne
kadar bir kez sesini yükseltmemiştir, lakin tam bir otoritedir. Nasıl özür
dilerim, ne derim ? Arkasından iş çevirdim, hayır söylemiş olsam, duruma da
sıcak yaklaşır, tabi bunları şimdiki aklımla söylüyorum... Velhasıl, liste
babamın elinde, ben korkudan bayılacağım, annem desen olaya “bilgi sahibi”
olarak suç ortağı, gözleriyle beni öldürüyor!. Babam sadece bölüm kodlarını
işaretlerken kaydırma yapıp, yapmadığıma baktı ve listeyi geri uzattı; “hadi
bakalım, çıkalım yavaştan”! Ohhh, atlattık! <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Aylar geçti... Sınav sonuçlarını gazeteden öğreniyoruz o
dönemde. Annem ezanla birlikte yola düşüp, gazeteyi alıp, gelmiş. Salonun
ortasına yere gazeteyi serdim, elime numaramı aldım, kendimi buldum ve başladım
feryat figan ağlamaya!!!</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Babam koltuğundan kalktı, başımı okşayarak “aşkolsun
Esra, bu bir sınav, hayatında bundan sonra o kadar çok sınav olacak ki, iş
onları vermekte. Seneye tekrar denersin, derhal ağlamayı bırakıyorsun, sen 4,58 ortalamayla mezun olmuş bir öğrencisin” gibi şeyler söylüyor, annem keza
aynı... Ben höykürüp, ağlamaktan diyemiyorum ki “Hacettepe Gıda Mühendisliğini
kazanmışım” diye! Bu arada o sene sınava gireceğimi bilen tüm hısım, akraba
arıyor ve arka planda böğüren Esra var! Neyse nice sonra çıktı ağzımdan, babam
aldı gazeteyi eline, baktı. Ve tabi yüzünde yine o tuhaf bakış ve tek bir cümle “E sen gıda mühendisi olmayı çok istiyordun, niye ağlıyorsun dakikalardır?”</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgopq_sZbd1zkLoNsQByxYrlmAjKfqpnhAbg2yrsIzs0nyViyfRGC8J2-jYyraQ9A9pczIrgESRVzuy1eaMGPpQvMpvx5K6QaPFjvdNnQVW50CwINlLro2eqkqdhQDid2s7u8wM2ol2GUM/s1600/image.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgopq_sZbd1zkLoNsQByxYrlmAjKfqpnhAbg2yrsIzs0nyViyfRGC8J2-jYyraQ9A9pczIrgESRVzuy1eaMGPpQvMpvx5K6QaPFjvdNnQVW50CwINlLro2eqkqdhQDid2s7u8wM2ol2GUM/s1600/image.jpeg" height="240" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: x-small; text-align: center;"> Evet, bu o malum gazete... Kendime eziyet için saklamıyorum. Annemin işleri... </span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: x-small;"> Taaa anaokulundan beri ne kadar sertifikam, diplomam, başarı, onur belgem varsa hepsi koca bir dosyada saklanıyor! Torunlarına gösterecekmiş :)</span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
O kadar az Ankara vardı ki... Düzelttiğim listeyi elime
aldım ve baktım, 5. Tercihimmiş, 3 yukarı, 5 aşağı git, hep İstanbul! O niye
orada kalmış, nasıl atlamışım, hadi ben yapmışım bunu da, kader niye bunu
fırsat bilmiş, hiç bir fikrim yok...</div>
<div class="MsoNormal">
<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
Ve itiraf saatleri... Babam hiç tepki vermeden dinledi,
sonra elimi tutup, “sen bugün sadece üniversite sınavı vermedin, sen bugün aynı
zamanda çok önemli bir hayat dersi aldın. Haydi şimdi bir kahve yap da, ağız
tadıyla içelim” dedi... Ve çok haklıydı ;)<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjq5VDQjQaqlg3QJyc_Hm68Zo-mFboFNuyDlR1zqa6ZQWMD3j8UnG4ZtO0DMxB4KO_rvoXPbMSg80opYWgxXgLBr9m0N2_-CH8CmS070ul8AkAAqLoiBldStFWFFQPKJsL5VSnRT2iyi-8/s1600/CAFE+TURC+yedek.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjq5VDQjQaqlg3QJyc_Hm68Zo-mFboFNuyDlR1zqa6ZQWMD3j8UnG4ZtO0DMxB4KO_rvoXPbMSg80opYWgxXgLBr9m0N2_-CH8CmS070ul8AkAAqLoiBldStFWFFQPKJsL5VSnRT2iyi-8/s1600/CAFE+TURC+yedek.jpg" height="248" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/01997222279708678522noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-6095966760306735330.post-18207938148957581492014-01-23T08:27:00.000+02:002014-01-23T15:57:27.207+02:00HAYATIMIN ERKEĞİ... “MACHO” :) <div class="MsoNormal">
Aman yanlış anlamayın! Zannettiğiniz gibi değil! O bir
köpek, hatta ırk bilenler için belirteyim o bir “Labrador” ama bu O’nun
hayatımın erkeği olduğu gerçeğini değiştirmiyor... Düne kadar aynı evi
paylaştığım ama bugün “Esra Mutfakta” sebebiyle bahçede buluştuğumuz muhteşem
“erkek” ;)<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b>Hayatınıza bir köpek girer ve herşey birden değişmeye
başlar...</b><o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<b><br /></b></div>
<div class="MsoNormal">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhmo8Tl1feInNYFtJwufGkz0pben5-npOrjzU1c98uuDrzR7ah8VcIHBfQZm8WQ91hCjEBvb7Idxtz8VBh5yOuiG5NCKsvivUrL6Lvx2daMAPMVVobTcp8a7R1EUCRavIEu5A5oBXEqc2I/s1600/macho-baby.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhmo8Tl1feInNYFtJwufGkz0pben5-npOrjzU1c98uuDrzR7ah8VcIHBfQZm8WQ91hCjEBvb7Idxtz8VBh5yOuiG5NCKsvivUrL6Lvx2daMAPMVVobTcp8a7R1EUCRavIEu5A5oBXEqc2I/s1600/macho-baby.jpg" /></a></div>
<a name='more'></a><br />
<div class="MsoNormal">
Sene 2007, aylardan Aralık... Oturdum, düşündüm, hayatıma
nasıl kocaman bir sorumluluk alsam, hayatımın merkezine otursa, ne onunla ne de
onsuz olsam, O’nun yüzünden hiçbir tanışıklığım olmayan insanlardan laf yesem,
evime giren çıkan insanlar için artık bir eleme kriteri yaratsam ve hatta
bunları normalin 5 misli fazla yaşamak için özel bir tercih yapsam dedim ve bir
köpek, onların içinde de bir labrador almaya karar verdim!!! Aslında beynimde ve dilimin ucunda “hayatı
paylaşacağım bir köpek alayım, bir de aile hayatına uyumlu olsun, ben bir
labrador alayım” vardı ama meğer az önce okuduklarınız alt metinmiş, ne bileyim
ben <span style="font-family: Wingdings; mso-ascii-font-family: Calibri; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: Calibri; mso-hansi-theme-font: minor-latin; mso-symbol-font-family: Wingdings;">J</span> <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Wingdings; mso-ascii-font-family: Calibri; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: Calibri; mso-hansi-theme-font: minor-latin; mso-symbol-font-family: Wingdings;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
Huyu, suyu çok iyi, Amerika’da “dadı” olarak bilinen,
zekilik konusunda da oldukça iddialı bir ırktır Labradorlar... Muhteşem
oyuncudur. Hayatı işi olmuş bir kariyer mağduru bendenizi yürüyüşe ve sosyalleşmeye
mecbur bırakacaktı... Nasip ya, benim karar verdiğim dönemde, Macho ve
kardeşleri de yeni doğmuş... Onlardan birini sahiplenmeye karar verdim. Tabi
hayatın her alanında bir “kontrol canavarı” olarak, derhal kitaplar edindim
köpeklere ve eğitimlerine ilişkin, yetmedi yurtdışından labradorlara özel
kitaplar getirttim. Sanki bana “bebek” bekliyoruz! Yatağı, mama kapları,
tasmaları, şampuanı, oyuncağı, ısıtıcısı, maması herşeyi hazır! Bir de
internetten köpek ismi araştırmalar! Yok daha neler, dimi! Saatler geçirdim
bilgisayar başında, “sert bir harf olsun ki komut alsın”, “ay yok bu da çok
sert bir isim oldu”, “bu tipine gitmez”, “bu insan ismi, olmaz” derken ismini
buldum: MACHO!!! Yarabbim, sen büyüksün, insanlar isimlerinden karakter alır,
anladım da, köpekler de mi!!!! <o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Kitaplarda bebekken köpek seçimine ilişkin birkaç öneri
vardır... Yanlarına gittiğinizde kardeşler arasında size yönelip, sizinle
iletişime geçeni seçmek bunlardan biri. Bir diğeri, bebekler arasında nispetle
iri olanı seçmek çünkü anne sütünden iyi beslenmiştir ve bağışıklık sistemi
kuvvetlidir. Ve son bir test: bir gürültü çıkartın, el çırpması gibi, korkup
kaçmayanı, hatta ilgi duyanı tercih edin
(bunun nedenini tam bilemiyorum ama galiba korkusuz ve koruyucu olması için). O
gün için Macho'yu bu kriterlere göre değerlendirirsem; yanıma tek gelmeyen
yavruydu, getirildikleri odada etrafı turlayan, çöp kovasının içinde ne var
diye merak edip, ortalığı çöp içinde bırakıp, kafasına geçirdiği kovadan
çıkmaya debelenen, zorla kucağa alındığında kendini yere fırlatıp, kaçan; el
çırpması sesine ne kaçmak ne bakmak suretiyle hiç tepki vermeyen ama bir kritere
uyum gösteren, yani en iri olan yavru... Testin birinden geçeni niye seçtim,
hiçbir fikrim yok! Ha bu arada, arkadaş çok anne sütü almış almasına da,
ilerleyen dönemlerde alerjik bünyesi sebebiyle ocağıma incir ağacı dikmişliği
ve uykusuz geceler geçirtmişliği var! Benim köpeğimin çime ve mayta allerjisi
var, ayrıca “hassas köpekler için” mama dışında mama yediğinde vücudunda acayip
yaralar çıkıyor! Yani aslında test sonucu 3’te sıfırmış <span style="font-family: Wingdings; mso-ascii-font-family: Calibri; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: Calibri; mso-hansi-theme-font: minor-latin; mso-symbol-font-family: Wingdings;">J</span><o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Wingdings; mso-ascii-font-family: Calibri; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: Calibri; mso-hansi-theme-font: minor-latin; mso-symbol-font-family: Wingdings;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
Köpek besleyenler yada şahit olanlar bilir... İlk aylar çok
zor... Tuvalet eğitimi tamamlanana kadar delirmeyen insanlar, gerçekten
“sabırlı” olarak biline! Oturmaya kıyamadığım koltuklarım kemirildi, daha
birkaç kez giydiğim ve taksitleri bitmemiş olan ayakkabılarım da, yastıklarım
şiddete ve cinsel tacize maruz kaldı! Halı-Koltuk Yıkama firmasına sponsorluk
teklif ettim, içinden çıkılmaz hal almaya başladı çünkü. Adamlar halıları
teslim ettikten sonra kapının önünden ayrılmasalar olacak, yaktıkları benzine
yazık, git-gel! Tam “Hah! Öğrendi, artık pislemeyecek” deyip, halıları
seriyorum, yahu bari arkamı dönene kadar sabret, kastın mı var sinir
sistemime? O kuyruğunu niye sallarsın bir de üstüne üstlük <span style="font-family: Wingdings; mso-ascii-font-family: Calibri; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: Calibri; mso-hansi-theme-font: minor-latin; mso-symbol-font-family: Wingdings;">J</span> Şanslıydım ama ben, 6
aylıkken tuvalet eğitimimiz tamamdı! Sadece şanslı değil, çok da çalışkandım!
Yemeğini verdiğimde, tasmasını takıp, son lokmasıyla beraber kucaklayıp, doğru
dışarı... Sonra da “çişşş çişşş” diye kapı önünde yalvarmalar ve işlem
tamamlanınca “ödül maması” <span style="font-family: Wingdings; mso-ascii-font-family: Calibri; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: Calibri; mso-hansi-theme-font: minor-latin; mso-symbol-font-family: Wingdings;">J</span>
Kemirmelerimizi de aynı dönemlerde bıraktık. Sırf kokusuna yaklaşmaz diye tüm
ev sirke kokuyordu bir ara, bana mısın demedi! Kapılara acı sos sürdüm, onu
bile yedi! Bir ara yok bu böyle olmayacak, bunun dişleri kaşınıyor madem, ben
sökeyim bunun dişlerini diye deli deli hayvana baktığımı bilirim... Ama dedim
ya, aslan oğlum 6 aylıkken, yani eve geldikten 4 ay sonra bıçak gibi kesti bu
yaptıklarını.<o:p></o:p><br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh0NJ_TlCb6fbJ6FLueAtQsyK4oZHnn2OFeS4T34KhdZk9M9SuE2OBcasZqoBNj9LPFgoMle6Dyw28Zja3_hyZ4B9ioiD7zGqBssavCYePH3fncfE_DaHxACfAe7dPmPgKHScqKRiuzZQ4/s1600/macho+baby-2.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh0NJ_TlCb6fbJ6FLueAtQsyK4oZHnn2OFeS4T34KhdZk9M9SuE2OBcasZqoBNj9LPFgoMle6Dyw28Zja3_hyZ4B9ioiD7zGqBssavCYePH3fncfE_DaHxACfAe7dPmPgKHScqKRiuzZQ4/s1600/macho+baby-2.jpg" height="240" width="320" /></a></div>
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Tuvalet ve kemirmeyi göze almıyorsanız, zaten alamazsınız
bir köpek hanenize... Direnip, eğiterek çözeceksiniz, yolu yok! Ama bizde
herkeste olmayan acayip ve büyük bir sorun vardı; beyfendi ucunda ödül maması
bile olsa “gel” dersin gelmez, “git” dersin, derhal topuk... Yatağında yada
odada falan değil, sokak kapısının önünde yatar, suratında hep bir “istemiyorum
seni, gidicem ben” ifadesi. Bu,
kitapların hiçbirinde yazmıyor ki... Bir sürü foruma yazdım, köpek sahipleri derdime
derman olurlar diye ama öyle tuhaf bir durum ki, “geçer herhalde” dışında hiç bir cevap alamadım...
Köpek yetiştirme planıma göre, benim artık “otur” ve “kalk” komutlarına geçmem gerekiyor,
kabına koyduğunda salisede yuttuğu ödül maması yüzü suyu hürmetine bile gelmiyor
ki bu yanıma!!! “Bu köpek beni
sevmiyooor” diye ağlayıp, ordan da ne alakaysa “zaten kimse beni sevmiyor”a
bağlamıştım ki aslan babam yetişti imdada... Öğretmen olmanın verdiği sabır, gençliğinde
kedi ve köpek beslemiş olduğu için tecrübe ve en çok da sevgiyle benim oğlan
bir bir öğrendi herşeyi... Hala Macho ile aralarında çok yoğun bir dostluk var,
o günlerde kurulan. Ne zaman “dede nerde” desem, kapıya bakar ve bekler.
Gelince de ortalığı ayağa kaldırır sevincinden <span style="font-family: Wingdings; mso-ascii-font-family: Calibri; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: Calibri; mso-hansi-theme-font: minor-latin; mso-symbol-font-family: Wingdings;">J</span>
<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Wingdings; mso-ascii-font-family: Calibri; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: Calibri; mso-hansi-theme-font: minor-latin; mso-symbol-font-family: Wingdings;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
Köpeklerde bebeklik ilk bir sene diye kabul edilir,
labradorlar için bu 2 seneye kadar uzuyor, Macho için mi? Bir iki yazı sonrası
6 yaşında hala koca bir bebek olduğunu siz de anlayacaksınız ;) <o:p></o:p><br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiqUu0InfPrF3c1B07pufQALHLwLHAzmYfM6OdDXthIFqz1kLUlRnQs5VAUTOdLxiTcFpcL8dIF82eNMr18u1prSw9vlr58BV12Z0p_Emu2j807-uGUJebWR28H6xKobLg5iTJorvR-Lic/s1600/macho-baby+3.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiqUu0InfPrF3c1B07pufQALHLwLHAzmYfM6OdDXthIFqz1kLUlRnQs5VAUTOdLxiTcFpcL8dIF82eNMr18u1prSw9vlr58BV12Z0p_Emu2j807-uGUJebWR28H6xKobLg5iTJorvR-Lic/s1600/macho-baby+3.jpg" height="240" width="320" /></a></div>
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Sizin için kağıda alırken çok eğleniyorum şimdilerde... Köpek sahibi olmak isteyenler... Muhteşem bir
dost, karşılıksız sevginin öğreticisi ama çok büyük bir sorumluluk... Ne olur
çok iyi düşünün... Hayat çok değişken, onları ailemize kattığımız andaki gibi
kalmıyor hiç bir şey... Vazgeçmek kolay ama direnmek zor... Bunları göze
alabiliyorsanız edinin bir dost... Ya da buyrun gelin, Macho sizin de dostunuz
olsun, böyle tamamlayın o isteğinizi...<o:p></o:p></div>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/01997222279708678522noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-6095966760306735330.post-21868873073137389582014-01-20T07:38:00.000+02:002014-01-20T07:40:11.721+02:00KÖY YUMURTASI mevzusuna kaldığımız yerden devam...<br />
<div class="MsoNormal">
Bir önceki yazımda belirttiğim üzere hedef “gerçek köy
yumurtası”na ulaşmak olunca, haliyle “gerçek köy”e ulaşmak gerekliliği doğdu <a href="http://yok-daha-neler.blogspot.com/2014/01/nedir-bu-koy-tavugu-koy-yumurtasi.html">(yazı için tıktık)</a>. Bu arada “YETİŞ Ersin”in de desteğiyle bilimum köylere ulaşıp,
yumurta temin ettik (Son dönemime ilişkin yazılar çoğaldıkça Ersin’in bu
sıfatının nereden geldiğini anlayacaksınız). Hani demiştim ya eş, dost, akrabalar
ve onların eşi, dostu, akrabası ister oldu diye, e tabi yumurta yetiştiremez
olduk! Lakin, böyle günde 200 git, 200 gel, 400 km yol katedip, yumurta taşıma
işi manen ve madden gayet yorucu ve yıpratıcı olmaya başlayınca ve en son
olarak da dağ/bayır bir yerde lastiğimiz patlayıp, büyük rezillik çekince,
Ersin’le oturup bu işe bi çare bulmaya karar verdik.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bulduk da!!! Tavuk çiftliği kurmak, hatta Kümes ve Küçükbaş
Hayvancılık Çiftliği kurmak!!! Hayatımdaki ender anlardan biridir ama ben bile
dedim: YOK DAHA NELER!!! O an değil ama, sonradan <span style="font-family: Wingdings; mso-ascii-font-family: Calibri; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: Calibri; mso-hansi-theme-font: minor-latin; mso-symbol-font-family: Wingdings;">J</span><o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Wingdings; mso-ascii-font-family: Calibri; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: Calibri; mso-hansi-theme-font: minor-latin; mso-symbol-font-family: Wingdings;"></span><br />
<a name='more'></a><span style="font-family: Wingdings; mso-ascii-font-family: Calibri; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: Calibri; mso-hansi-theme-font: minor-latin; mso-symbol-font-family: Wingdings;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
Ama inanın, o ara bu en mantıklı şeydi. Başımıza gelmedik
kalmadı ki... İlk etapta Ankara’ya en yakın (ki gene 40km) köydeki Yakup amcaya
tavuk alalım, yumurta sayısını arttıralım dedik. Fakat Yakup amca doğuştan
ticaret (!) yeteneğine sahip olsa gerek, kısa bir süre sonra “sizin tavuklar
yumurtlamıyor” mazeretleriyle harici satışa, akabinde de karlı iş yapmak adına
suni yeme yönelince (e anlaşılıyor haliyle bir kere gerçeğiyle karşılaşınca) bu
işbirliğini sonlandırdık. Bir de oradaki tavuklarımızı da geçici süreyle bile eve
getiremeyeceğimiz için, orada bıraktık...<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
İkinci seçeneğimiz, oldukça iyi bilinen bir yumurta
markasının (başım belaya girmez dimi böyle üstü kapalı yazınca, ben daha
yeniyim bu blog işlerinde malum) “Organik yumurta satıyoruz! Geziyorlar! Avrupa
standartları!” tanıtımı üzerine düştük yollara... Farklı farklı bölümler
yapmıştı tesisinde, bir bölümde kımıldama alanı olmayan tıkış tıkış tavuklar
vardı malesef, diğer bölümde adam haklıydı geziyordu tavuklar, da tavuk başına,
eğer çarpışma olmazsa, 1 metrekare ortalama alan ve gün ışığı yok! Ama gözümüze
bir bölüm çarptı tesise ait, boş, yeşillik bir alan. Tesisi gezme işi bitince aramızda
konuşup, beyfendiye nedenlerimizle birlikte şu öneriyi sunmaya karar verdik: “Biz
yeşillik alanı çevirip, hem etlik tavuk, hem de yumurta tavuğu yetiştiriciliği
yapsak?”. Konuya giriş sorum “sizde
tavuk da var mı acaba?” oldu-gerçi benim soru da bi tuhaf ama aldığım cevap
“bizde tavuk yok, yumurta var, tavuklar normal, yumurtalar organik” olunca,”
tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan” kıvamına geçmeden Ersin’le gözgöze
gelip, konuya hiç girmeden ordan ayrıldık. Aslında bizimki de hadsizlik hani,
adam tesisi kurmuş, sırf organik yem ile beslediği tavuklarının yumurtalarına
organik yumurta sertifikasını almış, keyfi yerinde! Bir haddini bil be Esra!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
El elde baş başta, bir taraftan ailelere yumurta bulmak, bir
taraftan ticari faaliyet planları... Kendi çiftliğimizi kurmaya karar verdiiiik
<span style="font-family: Wingdings; mso-ascii-font-family: Calibri; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: Calibri; mso-hansi-theme-font: minor-latin; mso-symbol-font-family: Wingdings;">J</span> Allah’tan pazar
araştırması, iş planı ve fizibilite gibi konular serbest danışmanlık yaptığım konular...
Yani hakimim... Her şey iyi, hoş ama risk analizi şuydu: Hastalık geldiğinde
malesef tavukların tamamı ani olarak etkileniyor ve telef oluyor ve tabi bütün
yatırım da telef oluyor. E bir de layıkıyla köy yumurtasından bahsediyorsak,
suni herhangi bir işlem olmadığından yumurtlama da tavuğun keyfine kalacak... Bir
de biraz şans olacak insanda bu ticaret hayatında, ehh bizdeki şans faktörünü düşünürsek... Sonuçta vazgeçtik
ve bu işi hakkıyla yaptığına inandığımız yine Ankara’dan 80km ötede bir çiftliğe
tavuk eklemek suretiyle işbirliği yaptık. Ve bendeniz pazarda bulunduğum sürece
her hafta 160km yol katetmek suretiyle gerçek köy yumurtasını müşterilerime
ulaştırdım. Standı kapattığım için de sadece ailem ve yakın çevrem için halen
gidip temin ediyorum.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiiTLWw298WxJ6i3hVxHY7vlOgKRgjyrFnoagUxEVXpEpEq7IEEDCTKrQxODbIZ7nOGUx4ZhFMWPT0Lgp1UsAXaPAbDlxhi-IfcZMT67YnEQ34sM-znxAfYKDbGOLA-KN2r-x2aYxmiQ-I/s1600/IMG_2807.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiiTLWw298WxJ6i3hVxHY7vlOgKRgjyrFnoagUxEVXpEpEq7IEEDCTKrQxODbIZ7nOGUx4ZhFMWPT0Lgp1UsAXaPAbDlxhi-IfcZMT67YnEQ34sM-znxAfYKDbGOLA-KN2r-x2aYxmiQ-I/s1600/IMG_2807.JPG" height="240" width="320" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiww8a3h48-2yuUTd9CzGND09qN1hikqdNKtZCPZH8FRxOeDZQgTduuh1ZIQDkfv-qG27AABQgA8ho1pZ7pPRzsM2CZrTX1zoDyXr2uBaq5dhg62ZmVCFchxKDngmV827BXbgsLHPsfs-U/s1600/IMG_2797.JPG" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiww8a3h48-2yuUTd9CzGND09qN1hikqdNKtZCPZH8FRxOeDZQgTduuh1ZIQDkfv-qG27AABQgA8ho1pZ7pPRzsM2CZrTX1zoDyXr2uBaq5dhg62ZmVCFchxKDngmV827BXbgsLHPsfs-U/s1600/IMG_2797.JPG" height="240" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Aramızda kalsın, hala çiftlik kurma hayallerim de yok değil
hani (hayallere tövbeliyim aslında ben! dersimi aldım, bir de üstüne ezber
ettim de!!!). Bu arada biz Ersin’le bu hayvancılık işine az mesai harcamadık,
yapmış kadar olduk hatta <span style="font-family: Wingdings; mso-ascii-font-family: Calibri; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: Calibri; mso-hansi-theme-font: minor-latin; mso-symbol-font-family: Wingdings;">J</span>
(Ersin’den “olur” gelirse, onu da anlatırım.) Ama kesinlikle bu işe girersem, şansımın
daha yüksek olduğu bir dönemi yakalamam gerek, benim işlerde risk faktörü, şans
faktöründen aşırı etkilendiğinden, katlı katlı! Nedenini ilerleyen günlerde
anlayacaksınız zaten ;)<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
Sevgiyle ve takipte kalın, emi!<o:p></o:p></div>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/01997222279708678522noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-6095966760306735330.post-80099807533053672072014-01-16T11:46:00.000+02:002014-01-17T00:04:23.058+02:00NEDİR BU “KÖY TAVUĞU & KÖY YUMURTASI” MEVZUU ALLA’SEN !!!<div class="MsoNormal">
Bu “Esra Mutfakta” projesinin ilk başlangıç noktası
“yumurta” idi... Ve hatta pazardaki standımın ilk zamanlarda “ana ürünü”...<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
“Organik ürün” konusu başlı başına ayrı bir yazı konusu
olsun. Çünkü bu konuda söylenecek çok şey var, meslektaşlarımla dahi
tartıştığım, ortak noktaya varamadığımız yerler var. Baştan söyleyim ama, benim
halihazırdaki hiçbir ürünüm (hem kendi hazırladıklarım, hem temin ettiklerim)
“organik” değil. Peki ne mi? Katkısız ve evyapımı. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Pazardayken “organik mi bu” sorusu her geldiğinde, organik
nedir, ne değildir anlatıp, “bunlar organik değil yani” yorumunu alıp, bir şey satamayıp,
müşterilerimi uğurluyordum... “Yok daha neler” demeyin, evet, hakikat bu!
Standıma ziyarete gelen ve bu konuşmalardan birine şahit olan bir arkadaşım
çimdikledi hatta bir gün “bi sus, organik de işte” diye ama demedim ve de bu
sebepten çok satış kaçırdım:/ <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Dönelim bu yazının konusuna... <br />
<a name='more'></a>Annem, nam-ı diğer Nazan
Sultan, emekli bir hemşire olmanın da getirdiği bilinçle ben kendimi bildim
bileli ev ahalisinin evde veya dışarda yedikleri konusunda oldukça titizdir. Canım
babamın bundan 3 sene önce geçirdiği ağır kalp krizi ve akabinde yadigar kalan
kalp yetmezliği sonucu tanıştım aslında “KÖY YUMURTASI” kavramıyla. Malumunuz
yıllardır yumurta bir aklanır, bir karalanır. Google’da bir arama yapsanız,
binlerce makale ve hatta klinik araştırmaya (!) denk gelirsiniz. Hayır, hani
doğru tekti??? Biri her gün yiyin der, biri yemeyin. Hele bir de, kalp,
tansiyon, kolesterol hastasıysanız, eyvah! İyi mi geliyor, kötü mü diye
saatlerce araştırma yapıp, çıkamazsınız işin içinden. Tecrübeyle sabittir! E
şimdi ben yumurtayı alıp, evime laboratuar ortamı kurup, bireysel olarak analiz
yapamayacağıma göre, biz de doktor kontrollerimizden birinde, annemin not
aldığı sorulara ekledik: “Babam yumurta yesin mi?”. El-cevap: “Her gün bir
yumurta yesin ama KÖY YUMURTASI”. Haydaaaa!!! <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<i><span style="font-size: x-small;">KÖY YUMURTASI: Doğadan yemlenen, mevsim sebebiyle doğadan
aldığı yem az geldiğinde GDO’suz olmak kaydıyla hazır yem verilen, doğada
serbest gezen ve doğal döllenen tavuklardan elde edilen yumurta</span></i><span style="font-size: x-small;">.</span><o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: x-small;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgEYLv0ajsASWmvTq2YU372bnDx0_0QIW9Jzn5MSXz8fh6u1vSZ_gLZreK9LonA7Vbhdy1RWIzqwvxWiF9rLiHikEm8HSwC_hH7LpBdMML0cDZWdzTe49siS1GFEq0ofcKyGwDChSE-ZEw/s1600/IMG_2843.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgEYLv0ajsASWmvTq2YU372bnDx0_0QIW9Jzn5MSXz8fh6u1vSZ_gLZreK9LonA7Vbhdy1RWIzqwvxWiF9rLiHikEm8HSwC_hH7LpBdMML0cDZWdzTe49siS1GFEq0ofcKyGwDChSE-ZEw/s1600/IMG_2843.JPG" height="240" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: x-small;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Teorik olarak basit, “köye git al işte”! E iyi de, ben gayet
Ankara’da yaşıyorum ve Ankara’ya yakın ve “köy” olarak nitelendirilen bölgeler
de köy değil ki... İçişleri Bakanlığı “köy” demişse köydür tabi ama bizim
aradığımız “köy yumurtası” oradan çıkmaz! Doğa ve yeşillik diye bişey yok, bu
biiir, aç tavukların karnını doyururken nereden bilecekler verdikleri yem
GDO’lu mu değil mi, bu ikiiii, serbest dolaşmak ne mümkün, köy evinin önünden
arabalar hırla geçiyor, bildiğiniz sokak, dolayısıyla tavuklar kümeste, bu da
üüüüç!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Buldum tabi ki çözüm, söz konusu olan babamın sağlığı! Önce
km.lerce yol katedip temin ettim ama sonra baktım böyle olmayacak ve bilhassa
arkadaşlarımın çocukları, kardeşleri, yeğenleri ve hastaları da listeye
eklenince başka yollardan geçtim. O da bir sonraki yazının konusu olsun...<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
Sevgiyle ve takipte kalın, emi!<o:p></o:p></div>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/01997222279708678522noreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-6095966760306735330.post-5129648960799006922014-01-14T12:28:00.000+02:002014-01-17T00:04:01.936+02:00BLOG AÇ DEDİLER, AÇTIM :)<br />
<div class="MsoNormal">
Yok daha neler!!! Dimi... İşte şu ahir ömrümde ne desem, ne yapsam, başıma ne gelse; aldığım tepkidir bu “yok daha neler” ...<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Aslında ana mevzu şu... En son sosyete pazarındaki standımda satış arası sohbetlerdir açma sebebim bu blogu, standı kapatınca özledim ben o sohbetleri, bir de özlendiğim yönünde mesajlar alıncaaa... Canlısı gibi olmaz elbet de hiç yoktan iyidir sanki... Evet evet, bilenler bilmeyenlere anlatsın, bendeniz bir ay öncesine kadar sosyete pazarında “gıda mühendisi kalite ve güvencesiyle” standımın başındaydım... Şimdilerde ise gıda üretim ve satışımı “Esra Mutfakta” ekibiyle birlikte bir imalathane/atölye çerçevesinde yürütüyorum... Babam pazarcı değil bu arada, yani küçüklükten esnaf falan değilim... Peki ne miydim? Ülke müdürü!!! Valla!!! Hah, alın size bir “yok daha neler” daha :)<br />
<a name='more'></a><o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Wingdings;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
Çok karıştı galiba... Anlatırken daha mı kolay, nedir?! Yazacağım, hepsini yazacağım... Yani ben yazıp anlatmaya çalışacağım... Okur da bana kızar mısınız “öyle mi yapılır/denir” mi dersiniz, yoksa “aferin” mi dersiniz, yoksa “aaa aynı ben” mi dersiniz, yoksa siz de hayatımda olan birçok kişi gibi “yok daha neler” mi, bilemem... Tek bir rica, denk gelip, “ne yazıyor bu deli” deyip sövmeyin kafi :)</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Facebookta bir sayfam var “Esra Mutfakta”, tarif istendi ama vermedim hiç... Daha doğrusu şimdilik kendime özel bir tarifim yok, yurtiçi ve yurtdışı kaynaklardan benim tarifler... Ama madem isteniyor, blogtan tarifler de paylaşalım. Bütün tariflere “gıda aşkı” da ekleyince olacaktır Esra’nınkiler gibi... <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bir de şu “mühendis” tarafım da konuşsun mu azcık? Doğru/Sağlıklı beslenme, metabolizma hız sorunları, o hiç bitmeyen yada bir türlü başlanamayan diyetler, hastalıktan korunmak ve kurtulmak için gıdalar... Elbette konusunda uzman çok kişi var sizinle bilgi paylaşan, soru ve sorunlarınıza cevap olan... Benim ne farkım var... Ben sizden biriyim... Şu an ideal kiloda ve gayet çok yiyen biri olabilirim ama ben bundan 10 sene önce şimdikinden 14 kg fazlayla obezite sınırındaydım. Daha şimdiden bu kaçıncı “yok daha neler”!!!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.blogger.com/video.g?token=AD6v5dy7OCPr8coO6fzag9eh_W1drOoP6VoKfuS4Fba3EO0DtTCn-iSP9T3NJ6XSragp-T2e9v4vSU-D5RSGJZ_ABg' class='b-hbp-video b-uploaded' frameborder='0'></iframe>Velhasıl, “blog aç” diyenlerin sözünü dinledim, e ne yapacağım ne yazacağım diye düşününce de bunlar geldi aklıma... Umarım keyifli bir yolculuk olur... Sevgiyle ve takipte kalın, emi!<br />
<br /></div>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/01997222279708678522noreply@blogger.com17