Bir önceki yazımda belirttiğim üzere hedef “gerçek köy
yumurtası”na ulaşmak olunca, haliyle “gerçek köy”e ulaşmak gerekliliği doğdu (yazı için tıktık). Bu arada “YETİŞ Ersin”in de desteğiyle bilimum köylere ulaşıp,
yumurta temin ettik (Son dönemime ilişkin yazılar çoğaldıkça Ersin’in bu
sıfatının nereden geldiğini anlayacaksınız). Hani demiştim ya eş, dost, akrabalar
ve onların eşi, dostu, akrabası ister oldu diye, e tabi yumurta yetiştiremez
olduk! Lakin, böyle günde 200 git, 200 gel, 400 km yol katedip, yumurta taşıma
işi manen ve madden gayet yorucu ve yıpratıcı olmaya başlayınca ve en son
olarak da dağ/bayır bir yerde lastiğimiz patlayıp, büyük rezillik çekince,
Ersin’le oturup bu işe bi çare bulmaya karar verdik.
Bulduk da!!! Tavuk çiftliği kurmak, hatta Kümes ve Küçükbaş
Hayvancılık Çiftliği kurmak!!! Hayatımdaki ender anlardan biridir ama ben bile
dedim: YOK DAHA NELER!!! O an değil ama, sonradan J
Ama inanın, o ara bu en mantıklı şeydi. Başımıza gelmedik
kalmadı ki... İlk etapta Ankara’ya en yakın (ki gene 40km) köydeki Yakup amcaya
tavuk alalım, yumurta sayısını arttıralım dedik. Fakat Yakup amca doğuştan
ticaret (!) yeteneğine sahip olsa gerek, kısa bir süre sonra “sizin tavuklar
yumurtlamıyor” mazeretleriyle harici satışa, akabinde de karlı iş yapmak adına
suni yeme yönelince (e anlaşılıyor haliyle bir kere gerçeğiyle karşılaşınca) bu
işbirliğini sonlandırdık. Bir de oradaki tavuklarımızı da geçici süreyle bile eve
getiremeyeceğimiz için, orada bıraktık...
İkinci seçeneğimiz, oldukça iyi bilinen bir yumurta
markasının (başım belaya girmez dimi böyle üstü kapalı yazınca, ben daha
yeniyim bu blog işlerinde malum) “Organik yumurta satıyoruz! Geziyorlar! Avrupa
standartları!” tanıtımı üzerine düştük yollara... Farklı farklı bölümler
yapmıştı tesisinde, bir bölümde kımıldama alanı olmayan tıkış tıkış tavuklar
vardı malesef, diğer bölümde adam haklıydı geziyordu tavuklar, da tavuk başına,
eğer çarpışma olmazsa, 1 metrekare ortalama alan ve gün ışığı yok! Ama gözümüze
bir bölüm çarptı tesise ait, boş, yeşillik bir alan. Tesisi gezme işi bitince aramızda
konuşup, beyfendiye nedenlerimizle birlikte şu öneriyi sunmaya karar verdik: “Biz
yeşillik alanı çevirip, hem etlik tavuk, hem de yumurta tavuğu yetiştiriciliği
yapsak?”. Konuya giriş sorum “sizde
tavuk da var mı acaba?” oldu-gerçi benim soru da bi tuhaf ama aldığım cevap
“bizde tavuk yok, yumurta var, tavuklar normal, yumurtalar organik” olunca,”
tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan” kıvamına geçmeden Ersin’le gözgöze
gelip, konuya hiç girmeden ordan ayrıldık. Aslında bizimki de hadsizlik hani,
adam tesisi kurmuş, sırf organik yem ile beslediği tavuklarının yumurtalarına
organik yumurta sertifikasını almış, keyfi yerinde! Bir haddini bil be Esra!
El elde baş başta, bir taraftan ailelere yumurta bulmak, bir
taraftan ticari faaliyet planları... Kendi çiftliğimizi kurmaya karar verdiiiik
J Allah’tan pazar
araştırması, iş planı ve fizibilite gibi konular serbest danışmanlık yaptığım konular...
Yani hakimim... Her şey iyi, hoş ama risk analizi şuydu: Hastalık geldiğinde
malesef tavukların tamamı ani olarak etkileniyor ve telef oluyor ve tabi bütün
yatırım da telef oluyor. E bir de layıkıyla köy yumurtasından bahsediyorsak,
suni herhangi bir işlem olmadığından yumurtlama da tavuğun keyfine kalacak... Bir
de biraz şans olacak insanda bu ticaret hayatında, ehh bizdeki şans faktörünü düşünürsek... Sonuçta vazgeçtik
ve bu işi hakkıyla yaptığına inandığımız yine Ankara’dan 80km ötede bir çiftliğe
tavuk eklemek suretiyle işbirliği yaptık. Ve bendeniz pazarda bulunduğum sürece
her hafta 160km yol katetmek suretiyle gerçek köy yumurtasını müşterilerime
ulaştırdım. Standı kapattığım için de sadece ailem ve yakın çevrem için halen
gidip temin ediyorum.
Aramızda kalsın, hala çiftlik kurma hayallerim de yok değil
hani (hayallere tövbeliyim aslında ben! dersimi aldım, bir de üstüne ezber
ettim de!!!). Bu arada biz Ersin’le bu hayvancılık işine az mesai harcamadık,
yapmış kadar olduk hatta J
(Ersin’den “olur” gelirse, onu da anlatırım.) Ama kesinlikle bu işe girersem, şansımın
daha yüksek olduğu bir dönemi yakalamam gerek, benim işlerde risk faktörü, şans
faktöründen aşırı etkilendiğinden, katlı katlı! Nedenini ilerleyen günlerde
anlayacaksınız zaten ;)
Sevgiyle ve takipte kalın, emi!
Biz çiftliğimizi kurduk bile, darısı sizin başınıza.
YanıtlaSil